Her birimizin hayatı, başkalarının hayatlarını etkiler. Eşimiz, annemiz, babamız, kardeşlerimiz, arkadaşlarımız, iş arkadaşlarımız, hatta sadece markette karşılaştığımız insanlar ve yoldan geçen diğer insanları bile... Farkında olmasak da hayatımız boyunca birçok insanla etkileşim içinde oluruz. Kimi zaman bu etkileşimler olumlu sonuçlar doğururken bazen de olumsuz sonuçlar ortaya çıkabilir. Tıpkı domino taşı gibidir insanlar, bir kişinin alınganlığı veya olumsuz ruh hali, başka insanları da etkileyerek domino taşı gibi sırayla birbirlerini devirirler.
İnsanlar kendileriyle o kadar meşguldür ki çevrelerindeki diğer insanları ve onların hayatlarını fark etmezler. Mesela çoğu zaman, çoğu insan, çöpleri karıştıran insanları görmüyor, küçük dünyalarının zihinlerinde büyüttükleri meseleleriyle yanlarından umarsızca geçip gidiyor. Gözleri ve algıları o kadar kendileriyle kör olmuş ki bu insanların acımasızlığı, onlar için hayatın acımasız gerçeği haline gelmiştir. Hâlbuki görmeden geçip gittiği o bedende, o zihinde nasıl bir yaşama kaygısı var, nasıl bir mücadele var, açlığın ve çaresizliğin, yalnızlığın ve kimsesizliğin sessiz çığlığı var. 
Bu domino taşı etkisinden kurtulmak için doğa bir merhem görevi görüyor. Ağaçların dinginliği, gölgesi, ağaçlar yuvası olan cırcır böcekleri, ağaçlara misafir kuşlar, yapraklardaki güneşin dansı, rüzgârın dallara vurunca çıkardığı o rahatlatıcı ses, o koku, o his… Doğa, içinde barındırdığı güzelliklerle bizi kötülüklerden arındıran bir sığınak gibi; yaptığı tek şey öylece durup dururken dünyaya, hayvanlara, bize fayda sağlamak olan ağaçları bile yok eden kötülükten arınmak için sığınılan bir barınak.

Bu memleket hepimizin! Bazı parti üyelerinin, bazı çıkar gruplarının, bazı insanların, yani bazılarının değil! Bizler ağaçlara zarar gelmemesini isterken vatan aşkı ve sevgisiyle, doğa aşkıyla, hayvan sevgisiyle, vicdanla, merhametle istiyoruz! İleride çocukların yüzüne daha fazla utanmadan bakabilmek için istiyoruz! Çocuklara, geleceğe güzel bir cennet vatan bırakmak için istiyoruz! Daha fazla hayvan ölmesin, daha fazla orman yok olmasın, hayvanlar evsiz kalmasın, dünya daha fazla zarar görmesin diye istiyoruz! Bu duygular vatana ihanet değil, vatana aşktır! Suç olan şey bunları istemek değil, mahkeme kararına rağmen ağaçları kesmektir. Utanç duyulacak şey küresel ısınma yüzünden bir yanda seller bir yanda yangınlar olurken ormanları yok etme ısrarıdır. Biz biriz. Düşman aramayı bırakın. Asıl düşmanımız küresel ısınma ve onun yarattığı tehditlerdir, onu da insanlık olarak el birliğiyle yarattık zaten. Bu tehditle başa çıkmak için birlikte çalışmalı, korku ve çekingenlik yerine kararlılık ve cesaret göstermeliyiz. Vatan sevgisinin korkudan değil, cesaretten ve fedakârlıktan beslenen güçlü bir duygu olduğunu hiç unutmamalıyız.
     Bu bir çağrıdır. Doğayla ve insanlarla uyum içinde yaşamak, gelecek nesillere daha güzel bir dünya bırakmak için harekete geçme zamanı gelmiştir. Bir arada, el ele vererek küresel ısınma gibi büyük tehditlere karşı mücadele etmeli ve doğal yaşam alanlarını korumalıyız. Sadece kendi küçük dünyamıza odaklanmaktan çıkmalı, etrafımızdaki insanlara ve doğaya karşı duyarlı olmalıyız. Sırayla birbirimizi domino taşı gibi deviren değil, birbirimizin gücüne güç katan bir toplum olmalıyız. İnsan ve doğa uyumunun önemini kavramalı, sevgi ve merhametle dolu bir dünya inşa etmeliyiz. Şimdi, doğaya ve insanlara verdiğimiz değeri gösterme vakti!