Lara’da şimdi Karpuzkaldıran askeri kampının yayıldığı alanda, iki bin yıl önce bir antik kent duruyordu. Magydos antik kenti. Çok bilinmeyen, pek izi de kalmayan bir geçmiş. Üzerinde askeri tesis bulunduğu için, günümüze ulaşan kalıntıların durumunu, biz siviller bilemiyoruz. Kamp sınırları dışında kalan kalıntıların büyük çoğunluğu da apartmanlar, siteler, yazlıklar tarafından yok edilmiş durumda. Kıyıda köşede tek tük buluntuya rastlanıyor. Birileri ihbar ederse devletin adamları gelip kayıt altına alıyor. Sonrasında da o kalıntılar imar planlarıyla badem ediliyor. Lara’da günlerce dolaşın bir tek iz bulamazsınız. Özenle yok edildiler.

BARİ KASAPLAR ODASI KORUSUN
Magydos bir liman kentiydi. Onu Perge’ye bağlayan antik bir yol vardı. Magydos limanına inen mal bu yoldan kağnılarla, arabalarla Perge’ye gidiyor; Perge’nin ürettiği zeytinyağı, şarap, tahıl, her türlü ürün de buradan gemilere yüklenip dünyanın dört bir köşesine taşınıyordu. Bir zamanların zenginliğini dünyaya taşıyan o antik yolun bir bölümü günümüze ulaştı. Kayıt altına da alındı. Tescil edildi. Birinci derecede arkeolojik sit alanı ilan edildi. Yani devlet dedi ki; “Bu yol, bu alan, bu arkeolojik bölge artık benim korumam altındadır. Buradan bir tane çakıl taşı bile alınamaz, çivi çakılamaz, çadır dahi kurulamaz”. Bir yeri sit alanı ilan etmenin Türkçesi bu… Kimse lafı dolandırmasın. Burayı Japonlar ya da Kasaplar Odası koruyacak değil. Kim korunacak alan ilan ettiyse, o koruyacak. Yani devlet…

ANTİK YOLU KUMLA KAPATTILAR
Peki devlet koruyor mu? İki hafta önce yazdık. Birinci derecede arkeolojik sit alanının yanında bir kum ocağına izin verildi. Bu ocak da antik yola kadar usulsüz, kanunsuz, kontrolsüz bir şekilde yayıldı. Antik yolu da kumla kapattı. Cinayeti Deniz Kaplan gördü. Kim bu Deniz Kaplan? Tek başına bir kurum gibi çalışan, hiç kimseye el bağlamadan Antalya Kültür Envanteri hazırlayan, gerçek anlamda bir halk çocuğu, halktan biri… Hem sosyal medyada paylaştı, hem bizlere duyurdu, hem de ilgili kurumlara, yetkili isimlere mesaj gönderdi, dilekçe yazdı, şikayet etti. Onun kaleminden, dilekçesinden dinleyelim:

 

KENDİ MALINI GÖRMEYEN DEVLET
“Aksu ilçesine bağlı Altıntaş mahallesi sınırları içerisinde bulunan Perge-Magydus Antik Yolu’nun güney kısmına kum ocağı şantiyesi kuruldu. Altıntaş Mahallesi’nde yapımı devam eden inşaatlar için kum üreten ocak sahasının antik yolun güneyini tamamen kapatmış olup, antik yola takriben 3 metre kadar girdiği görülüyor. Uydu görüntülerine göre Nisan ayında başlayan tahribat günümüze kadar sürmüştür. Antik yolun doğusuna da ayrı bir yol açılmış durumda. 21 Kasım 1996 tarihinde 3139 sayılı kurul kararı ile 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilen bölgede kurulan kum ocağının kaldırılması ve antik yolun temizlenerek tamamen koruma altına alınması konusunda acil desteklerinizi rica ederim”

DİNGO’NUN AHIRINDA SON DURUM
CİMER’e yazdı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na yazdı, Koruma Kurulu’na yazdı, müzeye yazdı. Akademisyenlere anlattı, sivil toplum örgütlerine ulaştı, gazetecilere duyurdu. Biz de Ters Köşe’de gündeme getirdik. Bir gelişme oldu mu? Hayır. Herhangi bir kurumdan yanıt geldi mi? Hayır. Devlet gidip, antik yolu kapatan bu kum ocağına hesap sordu mu? Hayır. Burası Dingo’nun ahırı mı? Canı isteyen birinci derece korunacak alanı kapatabiliyorsa, yanına kum ocağı açabiliyorsa, korkmuyorsa, çekinmiyorsa, hesap soran da kimse yoksa, meydan Dingo’ya kalmış demektir. Başka ne diyelim ki?

Engelli asansörü paramparça

Kaleiçi’nde Mermerli Park’ın üstündeki umumi tuvalet bir süre önce elden geçirilip daha çağdaş, daha modern, daha hijyenik hale getirildi. Yamaçtaki tuvaletten engellilerin de yararlanabilmesi için bir asansör kuruldu önüne. Fakat insanlıktan engelli birileri, bu asansörü hurdaya çevirmiş. Kullanılmaz hale gelen asansörün kabloları dışarıda, sprey boyayla orasına burasına yazılar yazılmış. Yazıklar olsun!

Whatsapp Image 2024 11 18 At 17.57.12 (1)