Kumluca CHP’de yaşanan sancılı süreci, örgütü ikiye bölen krizi, disipline düşen partilileri geçen hafta boyunca yazdık. Kısaca özetlersek; Kumluca’da hem CHP’nin adayı Mustafa Köleoğlu, hem de  ‘Köleoğlu’yla olmaz’ diyen CHP’lilerin Demokrat Parti’den (DP) çıkarttığı Mesut Avcıoğlu yarıştı. Yarışı da Avcıoğlu kazandı. Avcıoğlu’nu destekleyen CHP’liler şimdi disiplinlik. Taraflar birbiriyle didişip duruyor. Bu arada amblem olarak Demokrat Parti’de görünen ama kadro itibarıyla eski CHP’lilerde olan Kumluca Belediyesi de hedef tahtası.

Kumluca Belediyesi’nde toplan 25 meclis üyesi var. Bunlardan 12’si AKP, 3’ü MHP’li. Yani AKP-MHP ittifakının 15 meclis üyesi bulunuyor. Demokrat Parti 9 meclis üyesine sahip. CHP de 1 belediye meclis üyesiyle temsil ediliyor. 15’e 10’luk bir dağılım söz konusu... Yani Avcıoğlu CHP Genel Merkezi’ne rağmen seçilmeyi başardı ama belediye meclisine AKP ve MHP hakim. Tablo böyle olunca da derin hesaplar, pazarlıklar devreye girmiş.

ŞİRKETİ VER KOMİSYONU AL

Kumluca Belediyesi’nin 3 şirketi var: Kumluca Beton AŞ, Sarnıç Tepe Ltd. Şti. ve Kumluca Expo AŞ... Bu şirketleri kim yönetecek? Ayrıca meclis komisyonları kimlerden oluşacak? Pazarlıklar sonucunda AKP ve Demokrat Parti bunları aralarında hallediyor. Komisyonları tamamen AKP’ye bırakan Demokrat Parti, karşılığında şirket yönetimlerini alıyor. İmar başta olmak üzere Kumluca Belediyesi’nin bütün icraat alanları AKP’ye emanet. Bir belediye için CHP paramparça olurken işin kaymağı AKP ve MHP’ye kaldı. Siyasi literatürde buna ‘Pirus zaferi’ deniyor. Yenilgiye eşdeğer başarılar için kullanılan bu deyim, Makedonyalı Pirus’un kazandığı bir savaştan kaynaklanır. MÖ 279’da Asculum Savaşı’nda Romalıları yenen Pirus, ordusunun büyük bir kısmını yitirdi. Zaferin bedeli çok ağır oldu ve bir daha belini doğrultamadı. İşte Kumluca’daki siyasi tablo aynen böyle.

ELİNE KAĞIT ALAN PARA İSTİYOR

Bu yerel seçimlerde Akseki Belediyesi de CHP’ye geçti. Antalya’da başkanlık koltuğuna oturan iki kadından biri olan İlkay Akca, kendinden önceki dönemin bilançosunu çıkarttı. AKP’li eski başkanın borçlarını da belediye binasına astı. 35 milyonluk bir borç. Her yıl nisan ayında kendi bilançosunu da belediyeye asacağını duyurdu. Borç azaldı mı, arttı mı, her yıl göreceğiz. Bu arada bazı esnaf, “Eski dönemden bizim de alacağımız var” diye belediyeye başvurmuş. Hesapta bu alacaklar kayda kuyda alınmamış, fatura filan kesilmemiş. Güya eski başkan İbrahim Özkan, “Siz yapın, siz verin, kazanınca öderiz” demiş. “Bu işler yapılmış mı, yapılmamış mı, bilmiyoruz. Ellerinde çeşitli kağıtlarla belediyeye geliyorlar. Gerçek olup olmadığını araştırıyoruz. Bu borçlar da 2 milyonu buluyor. Bunlarla birlikte toplam borç 37 milyonu buldu” diyor yeni başkan İlkay Akca... Bütün bunların üstüne, belediyelere İller Bankası’ndan gelen paranın budanması var. Akseki Belediyesi’ne gelecek paranın yüzde 30’u kesilmiş durumda. Akseki küçük bir ilçe. Doğal olarak da belediyenin geliri kısıtlı. Bu abluka nedeniyle, belediye kendi personelinin maaşını bile ödemekte zorluk çekebilir.

 ÖLÜM MÜZESİ ÖLÜ DOĞDU

Türkiye’nin ilk ve tek ‘ölüm müzesi’ olan Doğugarajı’ndaki Nekropol Müzesi ölü doğdu. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un açılış furyasına yetişsin diye biraz apar topar çalışıldı desek pek doğru olmaz. Çünkü nekropol, kazıları tamamlanmasına ve üzerine bina yapılmasına rağmen, uzun süre müze olmayı, açılmayı bekledi. Yıllardır yandaki kaldırımlardan geçen insanlar, kafalarını uzatıp baktılar antik mezarlara, meraklar ayyuka çıktı. Sonunda müze açıldı. Fakat insan gezerken ciddi bir eksiklik hissine kapılıyor. Bir kere müzede vakit geçirecek mekanlar, aktivite alanları yok. Sadece eserlerin sergilendiği 3 salon ve altında mezar çukurları var. En dipteki alanın kapısı kilitli, bomboş duruyor. Oysa o bölüm atölyeler, çocuklar için aktiviteler, toplantılar için tasarlanmıştı. Büro olarak kullanılması planlanan birkaç odası da var bildiğim kadarıyla. Mezarların olduğu alt katta ise bir amfi bomboş duruyor. Mekan ölü bir mekana dönüşmüş. Konsept ‘ölüm müzesi’ diye mekanın da ölmesi gerekmiyor oysa ki. Antalya’nın ortasında, en merkezi yerinde bir müze var, ama en ufak bir cazibe oluşturamıyor. Ziyaretçi sayısı tek tük… İnsanların içinde vakit geçirebileceği alanlar olsa, kafeteryası olsa, çay içip kitap okuyabilseler, sohbet edebilseler, randevularını oraya verseler ne güzel olur! Olur mu; olur… O demir heyulanın altında sıcak bir mekan, bir cazibe merkezi yaratmak mümkün.

MESUT KOCAGÖZ'E TAHLİYE

Teleferik kazasından dolayı tutuklanan Kepez Belediye Başkanı Mesut Kocagöz’ün ilk duruşması yaklaştı. Israrla ve inatla yineliyoruz: Mesut Kocagöz yalnız değildir! Mesut Kocagöz tutuksuz yargılansın! Mesut Kocagöz’e tahliye!