Her bilim dalının tanımlı kavramları veya terminolojisi vardır. Terminoloji sayesinde gerçeklik tarif edilebilir. Bilimin geleneksel anlayışı kapsamında, bilimin gerçekliğe adım adım yaklaştığı ve bu sayede gelecekte olabilecek olayları büyük bir kesinlikle öngörebildiği kabul edilir. Ancak modern bilimciler bu görüşe çok dikkatli yanaşır ve gerçeklik iddiasına karşı kendilerini güvence altına alırlar.

Her bilim dalı gerçekliğin bir bölümünü tarif edebilir. Daha kesin konuşursak:Her bilim kendi terminolojisi ile gerçekliğin sadece bir boyutunu tarif etmektedir. Bunun bilincinde olmazsak terimlerimizle tarif ettiğimizbir olgunun tüm gerçekliği tarif edebildiğine inanabiliriz.

Bu kendi kendimizi kandırmanın yanı sıra toplumu da kandırmak anlamına gelir. Çünkü bilim insanı sıfatıyla kazanılan saygın konumdan ötürü kamuoyunu aldatma şansı her zaman vardır.

Yaşlanma, yaşlılık ve yaşlı herkesin bildiği ve kullandığı kavramlardır. Fakat herkes bunlardan aynı şeyleri mi anlıyor? Kesinlikle 'hayır' diyebiliriz. Bu yüzden, tanımlanmaları gerekir. Tanımlamadıkça bir kahvehanedeki konuşmalardan farkımız kalmaz. Dolayısıyla bilim değil, bilimcilik yapmış oluruz.

Olay bu kadar basit olduğu halde Gerontoloji alanında terminoloji sorunu olduğu görülüyor. Türkiye'den bahsettiğimi belirtmem lazım. Kendini bilim insanı sayan aktörlerin bir kısmının bu unvana nasıl gelebildiklerine hayret etmemek mümkün değilse de, onları da eğitmemiz gerekiyor. Yoksa bunlar Gerontolojiyi içinden kemiren kurt gibiçürüteceklerdir.

Öğretmek isteği öğrenme isteğinin mevcut olduğu anlamına gelmiyor. Biz ne karar öğretmek istesek de kaşımızdakinde öğrenme niyeti yoksa hiçbir şeyi ona öğretmek mümkün olmayacaktır. Gerontoloji vadisinde yeşeren ağaçlarımızın meyvelerini içinden çürütmeye niyetli olan kurtlar vardır ve bunlar kendi cehaletlerinin ortaya çıkmaması için büyük gayret sarf ediyorlar. Bu gayretleri boşa da çıkmıyor. Başka konumlarda oturan bilim inşaları, herhalde kendi cehaletlerinin ortaya çıkacağı kaygısından olsa gerek, önlerine gelen ve bilime aykırı yüksek lisans tezi önerilerini kabul edip, bunların yapılmasına müsaade ediyor.

İsim verme gereğini duymuyorum. Sadece Gerontoloji vadimizde yetişen meyveleri kurtların sardığını ve çürük meyveleri halkımıza 'bilim' adı altında yedirmeye başladıklarını söylemek, hatta ikaz etmek istiyorum. Bu bilim insanlarına (!) yanlış yaptıkları gösterildi, yazılı olarak da önlerine hataları konuldu, ama onlar 'bildiğini okudu'. Bilimde bildiğini okumak, okumamaktır. Şimdi bir öğrenci olmayacak duaya 'amin' dercesine bir yüksek lisans tezi hazırlayacak, ama hazırlayamayacak. Çünkü bilimin bütün kurallarına aykırı bir çalışmadan bilimsel bir çalışma olamaz. Dolayısıyla bu öğrenci ileri de utanç duyacağı bir çalışma hazırlayıp bilimden nasibini alamamış olan 'bilim insanları' tarafından mezun edilecektir.

Biz, bunları anti-örnek olarak diğer öğrencilerimize tabii ki göstereceğiz. O yüksek lisans çalışması tamamlanıp önümüze konduğunda, geriden gelen öğrencilerimize bunu gösterip, böyle bir çalışmanın kendileri açısından zararlarını anlatıp, onları gerçek birer gerontologolarak yetiştirmeye devam edeceğiz. Gerontoloji vadisine dikeceğimiz her fidanı Gerontolojinin teorileri ve terminolojisiyle besleyip, kurtlara karşı dayanıklı hale getireceğiz.

Gerontoloji vadisinde milli servetle beslenen, yetiştirdiğimiz fidanlarımızın çürük meyveler vermesini bilinçli olarak destekleyen bu besili kurtlardan Gerontolojiyi arındırdıkça bu bilim dalının ülkemiz ve toplumumuz için neler yapabileceği daha iyi anlaşılacaktır.