İzmir'de oynanan Türkiye Kupası final maçının yankıları sürüyor. Sürmeye de devam edecek gibi duruyor.

Geçtiğimiz günlerde, Türkiye Futbol Federasyonu yönetim kurulu üyesi Hasan Akıncıoğlu'nun yapmış olduğu talihsiz(!) açıklamaları okudum. Hiç açıklama yapmasa, hiç konuşmasa ve sessiz kalsa daha iyiydi dedirtti bana.

Çünkü 'tarafsızım' diyerek Antalya'yı ve Antalyaspor'u kenara itti. Halbuki Antalyaspor'un uğradığı haksızlığa sessiz kalamıyorum ve TFF yönetiminden istifa ediyorum demiş olsaydı, koskoca bir kent ve camia kendisini alkışlar, Antalyaspor'un ve Antalya'nın federasyon üzerindeki etkisi de artardı.

Ancak Akıncıoğlu, Antalyaspor'u bir kenara koyarak kendi makamını ve koltuğunu düşündü.

Hasan Akıncıoğlu, Antalyalı ve Antalyaspor'un eski başkanıdır. Dahası Antalyaspor Kulübü kurucusu Atilla Konuk'un damadıdır. Final için İzmir'e gelen Antalyaspor Kulübü'ne, maçtan önce otele gelerek bir ziyaret gerçekleştirebilirdi. Ben Akıncıoğlu'dan böyle bir ziyareti beklerdim. Geçmişte 'Ben falanca takımın menfaatlerini korumak için TFF yönetimindeydim, o takıma haksızlık yapıldı ve istifa ediyorum' diyen TFF yönetim kurulu üyelerini de gördük.

Ayrıca Antalyaspor kendisine bir ayrıcalık istemiyor ancak uğradığı haksızlık karşısında destek bekliyordu. Şuna eminim Antalyaspor Başkanı Mustafa Yılmaz TFF yönetim kurulu üyesi olsa, Akıncıoğlu ise Antalyaspor Başkanı olsaydı ve İzmir'de aynı şeyler yaşansaydı, Akıncıoğlu sessizce koltuğunda oturur, Mustafa Yılmaz ise yine ayağa kalkar ve Antalyaspor'un hakkını aynı şekilde savunurdu. Antalyaspor'un uğradığı haksızlığa karşı da TFF'deki görevinden istifa ederdi.

Her zaman söylerim; bu şehirde 'kentini' değil 'kendini' düşünen çok fazla makam sahibi insan var.

Aslında İzmir'deki kupa finali bizlere çok büyük bir ders oldu.

Öncelikle İstanbul'un ardından Süper Lig'de en fazla takımla temsil edilen tek şehir Antalya'dır.

Bunun farkına varılmalı.

Diğer yandan kadro kurmak ne kadar önemliyse, Türkiye Futbol Federasyonu'nda lobi sahibi olmak da o kadar önemlidir. Ancak bu lobi, makam peşinde olan insanlar ile değil, aidiyet duygusu olan, bu kente bağlı insanların o makamlarda oturtulması ile sağlanabilir.

Ayrıca Türkiye Futbol Federasyonu Temsilciler Kurulu Başkanı Abdurrahman Arıcı ne iş yapar?

Nerede Antalya'nın, Antalyaspor'un haklarını savunan insanlar?

'Bu makamlarda oturup, Antalyaspor'un haksızlığa uğradığı zaman sesiz kalacaksanız, orada ne diye oturuyorsunuz?' diye adama sormazlar mı?..

İşte bu yüzden 'lobi' konusunu ciddiye almalıyız. O makamlarda Antalya'ya ve Antalyaspor'a aidiyet duygusu ile bağlı insanların olmasına dikkat etmeliyiz.

Bir diğer önemli konu ise alt kurullarda da lobimizin olabilmesidir. Örneğin Merkez Hakem Kurulu'nda (MHK), örneğin Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nda (PFDK) örneğin Tahkim Kurulu'nda, örneğin Hukuk Kurulu'nda.

Bu kurullar son derece önemli. Bu kurullarda güçlü olabilenler; sahadan önce masada güçlü oluyor.

Yani işin özeti; sahada güçlü olduğumuz kadar masada da güçlü olabildiğimiz zaman büyük başarılara imza atabiliriz. Ancak bunu da bu şehre aidiyet duygusu besleyen insanlar ile sağlayabiliriz…