Bahar; bu soğuklardan sonra gelmesini en çok arzuladığımız, içimizi kıpır kıpır eden en harika mevsim. Bu kurt kışı geçirdi ama mızırdanmaya başladı. Kurt mutsuz, artık bahar kurdu olmak istiyor. Doğanın yeniden uyanışına şahit olup dağda bayırda hoplayıp zıplamak, yaşadığı kışı unutmak istiyor.
Marteniçka, adından da anlaşıldığı üzere mart ayına özgü çok eski bir gelenek. Her yıl mart ayı geldiğinde Bulgaristan başta olmak üzere birçok Balkan ülkesinde sokaklar kırmızı beyaz ipliklerden yapılmış bilekliklerle süsleniyor. Marteniçka, baharın gelişini kutlayan, sağlık ve bereket getirdiğine inanılarak yaşatılan bir gelenek, Trakya bölgesinden bizim ülkeye giriş yapıp son yıllarda popüler olan bir bileklik çılgınlığı. Bu gelenek fazlaca sevilmiş olacak ki bu bileklikleri insanların bileklerinde 12 ay görür olduk. Hatta biraz güncelleme de alarak boncuk ve birkaç eklemeyle bileklerimizin vazgeçilmez aksesuarları oldu. Ancak özünde hala baharı, yeni başlangıçları ve iyi dilekleri temsil ediyor.
Bu geleneğin özüne dönecek olursak tasarımı çok basit; ihtiyacımız olan tek şey kırmızı ve beyaz ip... Kırmızı ip hayatı, gücü ve sağlığı temsil ederken, beyaz ise saflığı ve uzun ömrü simgeliyor. İki rengin bir arada olması, doğadaki dengenin ve uyumun bir yansıması. Bu geleneğin en can alıcı noktası ise bu bilekliklerin sevdiğiniz insanlar tarafından yapılıp ya da alınıp size hediye edilmesidir. Benden tavsiye bu aralar biraz sevimli olun ki etrafınızdaki insanlar sizi düşünüp bir bileklik hediye etsin.  Arsızlık edip insanları bileklik diye bunaltmak yok. Sonrasında “Ah canım çok sağ ol” diyerek bir milyon dilekle hemen bilekliği bileğimize takıyoruz ve heyecan başlıyor. Martın sonuna doğru bu heyecan biraz gerilime dönüşebiliyor. Dileklerimizin kabulü için havada leylek ya da kırlangıç görmemiz aşırı önemli çünkü ritüelin son adımını bu oluşturuyor. Leylek ya da kırlangıç gördüğümüz anda bilekliğimizi çıkarıp çiçek açmış bir ağaca bağlıyoruz ve başarmanın gururunu yaşıyoruz. Antalya’da şehir merkezinde leylek görmede sıkıntı yaşayabilirsiniz. Açıkçası bunca yıl kendilerini hiç görmedim. Geçen yıl Mart'ın son gününe kadar bekleyip kırlangıçlarla yetinmek zorunda kaldım. İşinizi şansa bırakmayın derim, şimdiden araştırmaya başlayın.
Leylek demişken milli leyleğimiz Yaren Leylek ve onun en yakın dostu balıkçı Adem Amca aklıma geldi. Onların kavuşması her sene yüzümü güldürüyor. Yaren ortalıklarda yok, Adem Amca’nın gözü gökyüzünde, en yakın dostuna kavuşmak için gün sayıyor. Bu sene dönerse Yaren Leylek 14’üncü kez Bursa’nın Karacabey ilçesine bağlı Eskikaraağaç köyünü ziyaret etmiş olacak. Yani Yaren Leylek döndüğü an benim için bahar gelmiştir. Bu sevimli canlılar baharın müjdecisidir. Hatta leyleği hava da görmek o yılın bol seyahatli geçeceğine de işaret eder. Tek taşla iki kuş.
Bu kurt bu bileklikleri çok sevdi. O zaman ne yapıyoruz? Şans, sağlık, bolluk ve bereket için takıyoruz marteniçkalarımızı ve başlıyoruz leylek nöbetine…