Ele güne karşı yapayalnız böyle de olmaz ki.
Nasıl da gittin insafsız böyle bırakılmaz ki.
Unuturum sanmıştın güzelim.
Gözüm yollarda kaldı…
Bir yıldız daha kaydı gökyüzünden. Özkan Uğur, kendine özgü sesi ve yorumuyla milyonların kalbinde taht kurmuş bir sanatçı, Mazhar-Fuat-Özkan üçlüsünün her daim yaramaz çocuğu.
Neşesi, enerjisi bulaşıcı, bu dünyada hiç kirlenmemiş bir insan.
MFÖ, Ö’süz kaldı, ölüm haberi Türkiye’yi yasa boğdu.
Milyonlarca insan ortak bir paydada toplanıp onun eşsiz kişiliğinde ve ne kadar özel bir insan olduğu düşüncesinde hem fikir olduk.
Usta sanatçının ölümünün ardından siyaset ve sanat dünyasından isimlerin de aralarında bulunduğu milyonlarca insan sosyal medya hesaplarından paylaşımlarla Özkan Uğur’a veda etti.
Dün bir yazı okudum. Özkan Uğur’un son zamanlarında yoğun bakım sürecinde yanında olan bir doktorun ‘teşekkür’ yazısı...
Okuduğum en anlamlı yazılardan birisiydi. O yüzden yazının bir kısmını alıntılamak istiyorum.
Doktor demiş ki “Yoğun bakımlar bence insanın en gerçek halini gördüğümüz yerler, ölüm gerçeği devreye girince birkaç gün önce uykularınızı kaçıran başka dertleriniz önemsiz ayrıntılara dönüşüyor, toplum baskısından kurtulup tam olarak kimseniz ona dönüşüyorsunuz. Günlük hayatta nazik bir insan olmak çok takdir ettiğim bir özellik ama illa gerçek olmak zorunda değil. Oysa yoğun bakım yatağında yatarken en zorlandığın anlarda bile teşekkür etmeyi ve lütfen demeyi ihmal etmemek, gülümsemeye devam etmek…”
Ölüm kalım savaşı verirken bile kibarlığını ve nezaketini korumuş.
Bu, şu anki toplumda çok nadir görülen bir erdem, onun ne kadar özel bir insan olduğunun kanıtı.
Mekanın cennet olsun büyük usta, ışıklar içinde uyu…