Ne demiştik; ‘Cumhuriyet tarihimizin en önemli seçimi’ demiştik. Sahiden öyle de oldu. Tarih 14 Mayıs Pazar, seçmen sandık başına gitti ‘yok olmadı’ dendi. 28 Mayıs Pazar günü yeniden sandığa gidildi. Ve de bugün itibariyle seçim derdi bitti, geldik mi geçim derdine. Haydi buyurun...

***

Aylarca, haftalarca, hatta günlerce Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine odaklandık; meydanlarda konuşan liderlerimizi, açık oturumlarda memleket meselelerini tartışan siyasilerimizi dinledik. Kendimizce yorumlar yaptık, aklımızca kararlar verdik ve de demokrasinin gereği vatandaşlık görevimizi, sandıkta oyumuzu kullanarak yerine getirdik. Çok şükür.

***

Ama artık seçim derdi bitti geçim derdi başladı. Seçmene gelirsek seçmen çok yorgun bıkkın ve de düşünceli ‘bundan sonrası ne olacak’ diye düşünüyor. Vaatler, katalog laflar yerine gelecek mi, yoksa seçim meydanlarında unutulup gidecek mi? Ha, takipteyiz desek ne yazar. Ama artık tebessüm etmek istiyoruz, nefes almak istiyoruz değil mi?

***

Yeni bir haftaya başlarken, bugün de böyle olsun. Kimsenin iyisine kötüsüne karışmadan, zülfü yare dokunmadan. Şöyle, ruhu inzivaya çekerek yaşama dürbünün tersiyle bakmak gibi misal. Yaz mevsiminin ilk ayı Haziran’a da girdik giriyoruz. Bundan sonrası günlük güneşlik, aydınlık günler, tıpkı güneşin Antalya’ya yakıştığı gibi. Hayatın güzel taraflarını görmek hani derler ya, ‘bakmak ve görmek farklıdır’ diye. İşte öyle iyi bakmak, güzel görmek, yazı kolaylaştırmak. Yaz mevsiminin nimetlerinden yararlanırken, içimizi de dışımızı da ısıtalım o halde. Yaşam koşulları zormuş falan demeden, inadına güzel tarafından bakalım hayata. Mesela diyelim ki enflasyon ve işsizlik rakamları düşecek, emeklisi, memuru, asgari ücretlisi yaşamından memnun. Ve dahi ülkede yoksulluk falan filan yok. Ne güzel ama. Yok, bu konulara da bulaşmak yok. Memlekette her şey güllük gülistanlık!..

***

İyi de bilim insanları neden keyfimizi kaçırıyor ‘bu yaz kavurucu sıcakla yaşanacak’ diye. Mevsimler de kayıyormuş. Aman kaysın o da güzel. Dört mevsimden elde kalan iki mevsim olacakmış. Yaz ve kış. İnsanoğlu ara mevsimlere güle güle diyecek demek ki. Eee ne ekersen onu biçersin ademoğlu. Sen değil misin dünyanı ekolojik dengesini bozup, alt üst eden. Zaten neye el atsan elinde kalıyor. Doğa kararlı, dünyayı insanoğluna dar etmeye. Zülfü yare dokunmayalım dedik ama kıyısından köşesinden yine... Alışkanlıktan vazgeçemedik galiba. Af ola…