Bu yazı yazılırken henüz oy verme işlemleri sürüyordu. Gazete yazarlığının açmazıdır bu. Çünkü okuduğunuz her köşe yazısı aslında bir gün öncesine aittir. Bir gün önce yazılır, sayfadaki yerine yerleşir, gazete matbaaya gider, basılır, dağıtıma gider ve sonra okuyucuya ulaşır. Yani her köşe yazarının düşüncesi, yorumu aslında bir gün öncesine aittir. Oyumu kullandım, yazının başına oturdum, daha sandıkların açılmasına saatler var. O nedenle sonuca ilişkin çok fazla bir şey yazmam hem mümkün değil, hem de doğru olmaz. Genel bir çerçeve çizip bu sabah nasıl bir ülkeye uyanacağımıza dair birkaç öngörümü sıralamak istiyorum. Oy kullanma esnasında yaşanan gerginlikler, CHP’nin eski milletvekili Ali Şeker’e yönelik saldırı, başka sandıklardan gelen duyumlar sonuç ne çıkarsa çıksan, iyice kutuplaşmış bir ülke gerçeğini önümüze koyuyor. Tam ortasından ikiye ayrılmış bir ülke… Hani millet, ‘tasada ve kıvançta birlik’ parametresiyle tarif edilir ya, işte o noktadan çok uzaktayız artık. Kaygılarımız da ortak değil, sevincimiz de… Bu tablo ya daha da derinleşecek ya da değiştirmek için kıyısından köşesinden bir şeyler yapmaya başlanacak. Sandıktan ne çıkarsa çıksın, önümüzdeki heyula bu…
MÜCADELECİ RUHLARA ARMAĞAN
Tablo vahim… Merve Dizdar Cannes Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü aldı. Cannes’da ödül alan ilk Türk kadın oyuncu olan Merve Dizdar, ödül töreninde yaptığı konuşmada, “Filmde canlandırdığım Nuray karakteri, inandığı şeyler ve varoluşu için mücadele veren ve bu uğurda bedeller ödemek zorunda bırakılmış bir kadın. Onu tanımak ve anlamak için uzun uzun çalışmak isterdim ama ne yazık ki yaşadığım coğrafyada bir kadın olmak, Nuray’ın ve Nurayların duygusunu doğduğum günden beri ezbere bilmeyi gerektiriyor. Bu ödülü Nuray ve onun gibi kadınların mücadelesine güç verebilmek için kendine layık görülenlere boyun eğmeyip eyleme geçen, bu uğurda her şeyi göze alan ve ne olursa olsun umut etmekten vazgeçmeyen tüm kız kardeşlerime ve Türkiye’de hak ettiği güzel günleri yaşamayı bekleyen tüm mücadeleci ruhlara armağan ediyorum” dedi.
AKP'NİN KÜFÜRBAZ ÜÇÜNCÜSÜ
Vay, sen misin böyle diyen, hemen üstüne atladı ne kadar gerici, faşist, kadın düşmanı karakter varsa… Sosyal medyada bile en alakasız platformlar, gruplar ikiye bölünmüş durumda. Ayağı da AKP’nin adamlarından biri verdi. “Batı’nın ezik kölelerinden biri daha” diye başlık atan Emre Cemil Ayvalı isimli bir şahıs, “Aldığı ödülü oyunculuğuna değil, iki büklüm sunduğu sadakatine ve ülkesini onların diliyle aşağılamasına borçlu… Eline tutuşturulan kağıdı titreyerek okuyacak kadar ezik, kendi ülkesini kölesi olduğu zihniyete peşkeş çekecek kadar kompleksli. Fransa’da saraylarda ağırlanan PKK’lılardan farkı sektöründen ibaret… Merve Dizdar budur” diye döktürmüş nefretini. Kimdir bu şahıs diye AKP sitesindeki künyesine baktım, “Yakın siyasi tarih ve sinema ile ilgilenmektedir” diye yazdırmış mesela oraya. Katıldığı bir makale yarışmasında üçüncü olmuş. Sanırsınız ki Nobel almış. Kendi kaleminden çıktığı anlaşılan künyede şöyle cilalamış aldığı üçüncülüğü: “2010 yılında bir makalesiyle, AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları tarafından düzenlenen Işığı Yak Blog Yarışması’na katılmış ve üçüncülük ödülünü dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dan almıştır”. Partideki kayda göre şimdi o Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcısı. Vay be!
GÜZEL ÜLKEM, HÜZÜNLÜ HALKIM
Bu ülkenin yetiştirdiği bir kadın oyuncunun dünyanın önemli sinema ödüllerinden birini almasına bile tahammül edemeyen AKP’nin makale üçüncüsü… Kıytırık makale yarışmasında aldığı üçüncülüğü bile künyesine yazdıran bir ezik, Cannes Film Festivali’nde ödül alan, Altın Palmiye’yi kaldıran başarılı bir kadın oyuncuya ‘ezik’ diyor. Ülkemizin önünde duran temel açmaz, zifiri karanlık da bu zaten. Cahillerin okumuşlara, eğitimsizlerin iyi yetişmiş isimlere, zorbaların doktorlara, lümpenlerin sanatçılara, aydınlara duyduğu nefret ve bu nefretin siyasi iktidar tarafından pışpışlanması… İşte öyle olunca da AKP’nin medya ve tanıtım işlerine bakan, kerameti kendinden menkul bir ‘kompozisyon yarışması üçüncüsü’, bir kadın oyuncuya karşı linç kampanyasının fitilini ateşliyor, sosyal medyada, şurada, burada bir dolu şuursuz, lümpen, cahil, Merve Dizdar’ı küfürler savuruyor. Bir filmde figüran bile olamayacak tiplere iktidar oyununda önemli roller veriliyor, onlar da kadın düşmanı, sanat düşmanı, yaşam düşmanı, ırkçı, faşist, şoven beyinciklerini ortaya yayıyorlar. Güzel, bir o kadar da hüzünlü ülkem, günaydın!