Dün Finike’deki Arykanda antik kentinde dolaştık biraz. Bugün de devam edelim. Sırtını sarp bir kayaya, Şahinkaya’ya dayayarak, eşsiz bir manzaranın seyrine dalan, kekik kokulu bir kent: Arykanda… Antalya’da, Finike’yi Elmalı’ya bağlayan geçidin üzerinde yer alan kent, adını da bu kayadan alıyor. Kentin Likçe ismi ‘Arykawanda’, yani “yüksek kayanın altındaki yer”. Bendeki imgesi ise, “yalnız çitlembik ağacı”. Tipik bir yamaç yerleşimi olan Arykanda, birbirinin üstünde binen 5 teras üzerinde kurulu. Doğu Likya’nın en önemli yollarından birinin üzerinde olan kent, özellikle kereste ticaretiyle zenginleşti. Tüccarlar, kervanlar, yolcular için güvenli bir konaklama ve dinlenme yeri olan Arykanda, en parlak dönemini MS 2-3. yüzyıllarda yaşadı. Kentin refahında çevresindeki su kaynaklarının etkisi de büyük. Kentin girişinde yer alan ve bugünün anlayışıyla ‘konaklama tesisi’ diyebileceğimiz Naltepesi Hamamı bunun kanıtıdır.

4 bin yıl geriye giden tarih

MÖ 2. binyıla tarihlenen iki taş balta dışında, kentin tarihini MÖ 5. yüzyıldan önceye götürecek buluntu yok. Likya beylerinden Kuprili ve Aquwami’ye ait sikkeleri, MÖ 4. yüzyıla tarihlenen Limyra beyi Perikle’ye ait sikkeler izliyor. Bu durumda, Pers bağımlısı yerel beylerle savaşarak Likya Birliği’ni kuran Akdeniz çocuğu Perikle’nin Arykanda’ya da hakim olduğunu düşünebiliriz. Sonra bölgeden İskender geçiyor. İskender’in ölümünden sonra Arykanda, Ptolemaiosların, ardından Seleukosların eline geçti. Apamea Anlaşması’nda sonra ise Rodos’un kontrolüne giren kent, MS 43’te Roma’ya bağlandı. 240 yılındaki depremde büyük zarar gören kent kısmen onarıldı. Fakat artık ekonomik gücünü iyice kaybeden kent halkı, MS 450 civarında yakınlarda kurulan Arif Kale’ye yerleşti. Kentin en yükseğindeki yapı, Şahinkaya’nın eteğindeki gözetleme kulesidir. Kulenin güneyindeki üçgen plan veren akropolün kentin ilk yerleşim yeri olduğu düşünülüyor. En alt terastaki Büyük Hamam-Gymnasion kompleksi, Arykanda’nın hem en görkemli, hem de günümüze en iyi durumda gelmiş yapısıdır. Şehrin “Doğu Nekropolü” olarak isimlendirilen mezar alanı, MS 2. yüzyılda yapılmış ve birçoğu ayakta kalmış anıt mezarlarla dikkati çeker. Beni en çok etkileyen alan ise, ortasında yalnız bir çitlembik ağacıyla ziyaretçileri karşılayan devlet agorası… Agoranın üstündeki Hadrian dönemine tarihlendirilen odeon, hemen arkasındaki tiyatro, stadion, Helios ve Traian tapınakları ile bir bölümü mozaik tabanlı villalar Arykanda’nın etkileyici yapıları.

Araziye uygun yapılan stadion

Birçok antik kentte tiyatro binası, oyun ve gösterilerin yanı sıra, hem müzik dinletileri, hem de meclis toplantıları için kullanılırken, Arykanda’da ayrı bir odeon (konser salonu) ve bouletarion (meclis binası) bulunuyor. Bu bina zenginliğine rağmen yer sıkıntısı yapıların ebadına yansımış. Bunun en tipik örneği de stadion. Atletizm amaçlı kullanılan bu yapıların uzunluğu 190 metre civarındadır. Bu oran aynı zamanda uzunluk ölçüsü birimidir. Günümüzün kilometresine karşılık, antik çağlarda ‘stadia’ kullanılıyor, kentlerin uzaklığı ‘stadia’ olarak veriliyordu. Fakat Arykanda’nın stadionu daha kısa; 117 metre. Oturma sıraları, yani tribunalis de karşılıklı değil, tek taraflı.  İki trapezin, ortada, birbirine ters birleşmiş şekli koşu pistini oluşturuyor.

Arykanda’nın atletizm tanrıları

Arykanda stadionunu diğer kentlerden ayıran sadece bu değil. Oturma sıralarının kuzeybatısında, kayaya oyulmuş 8 nişli yapının da bir benzeri yok. Helenistik döneme kadar tarihlendirilen ‘Nişli Yapı’nın kutsal bir alan, bir tapınak olduğu düşünülüyor. Bu yapıya benzeyen bir tasvir, 1992 yılında bulunan bir madalyonda yer alıyor. Antalya Arkeoloji Müzesi’nde korunan madalyondaki tasvirde 6 niş, bu nişler içinde ve üzerinde de 12 Likya tanrısı bulunuyor. Kentteki kazıların başlatıcısı Cevdet Bayburtluoğlu, nişli yapıyı Herakles ve Hermes’le de ilişkilendirdi. Atletizm oyunlarının tanrıları ve sporcuların yardımcıları olarak Hermes ile Herakles stadion yapılarında önemli bir yere sahiptir. Nal Tepesi’nde ele geçen Hermes ve Herakles kabartmalı yazıt, bu iki tanrının stadion ile gymnasionda tapınım gördüğünü kanıtlar nitelikte. Arykanda’da bulunan başka bir yazıttan da, geç Helenistik dönemde kentte, Apollon’un kutsal alanı olduğu anlaşılıyor. Pisidia bölgesinde Apollon’a adanmış çok sayıda kaya tapınağı bulunuyor. Buradan yola çıkarak, stadiondaki nişli yapının Apollon kültüyle ilişkili olabileceğini de düşünmek mümkün. Bir başka tez ise, bu nişlerde ünlü ve başarılı atletlerin heykellerinin sergilendiği şeklinde.