Hayatın acımasız temposunda, kendi özümüzü unutacak kadar derinlere gömülüp giderken maalesef birçok zarif erdemi de geride bıraktık. Her birimiz, yaşamın karmaşasında hızla yol alırken insanlığın en zarif değerlerini unuttuk. İçimizdeki güzellikler, adeta bu kaotik dünyanın karanlık dumanları arasında kaybolup gitti.

Hayatın karması içinde, zihnimizin karmaşasına kapıldıkça, bazen içimizdeki naiflik ve zarafet zayıflar gibi oldu. Bizi saran kalabalığın gürültüsü içinde, insanın özgünlüğünün en ince ayrıntıları bile gözden kaçar oldu. Ancak bir zamanlar, hayatın özünün bu güzelliklerde gizli olduğunu bilirdik. Çünkü yaşamın kendisi, bu tür naif değerlerle süslenmişti.

Şimdi, her birimiz kendimizi dünyanın hızına kaptırıp güzellikleri gözden kaçırır olduk. Nefes almak, bu yarışın içinde giderek zorlaştı ve zamanın hızına ayak uydurmak için güzel huylarımızı bir kenara ittik. İnsanlar arasındaki saygı ve nezaket şimdi bazen göz ardı edilir, yerini acelecilik ve kabalık alır.

Belki yaşım bunları hatırlamak için yeterince ileri değil ama geçmişi özlüyorum. Eskiden, insanlar birbirlerine daha anlayışlıydı, daha sabırlıydı. İçten gelen samimiyet ve duygular, şimdi unutulmuş gibi duruyor. Tanımadığımız birinden gelen bir tebessüm veya sıcak bir "günaydın" bizi şaşırtıyor. Gözlerimizdeki ışıltı, gülümsemelerimizdeki sıcaklık, zaman içinde yerini yorgunluğa ve endişeye bıraktı. Hepimiz sürekli bir koşuşturma içindeyiz, sürekli bir şeylere yetişmeye çalışıyoruz.

Kaybettiğimiz bu güzellikleri yeniden hatırlamak için bir adım atmamız gerekiyor. Belki yolda zorluklarla karşılaşırız ancak güzel huylarımızı korumak, insanlığın en değerli miraslarından biridir. Kulağa klişe gelebilir, ancak hayatın gürültüsü içinde bile içimizdeki güzellikleri yaşatmalıyız. Saygı ve sevgi ile dolu bir dünyada yol almalıyız. Bu, hayatın karmaşıklığında kaybolan güzel huylarımızı yeniden kazanmanın anahtarı olabilir.