Çocuklar büyüyor; büyüdükçe de aramızdaki mesafeler büyüyor. Artık onların da planları, kendi arkadaş çevreleri, kendi doğruları, kendi bakış açıları… Kısacası onların da bir hayatları var.

Büyümek zor, büyütmek daha da zor, küçükken bir an önce büyümelerini isterken, büyüme aşamalarını özelliklede ergenliklerinde zorlandıkça küçüklüklerine karşı büyük bir özlem duyup keşke hep çocuk kalsalardı diyorsunuz.

Çünkü çocukken hep yanınızda, hep dizinizin dibindeler ama şimdi geçirdiğiniz zaman ve paylaşımlarınız azalıyor, artık sizlerle vakit geçirmek yerine dış dünyanın cazibesine kapılıp, keşfetme dürtüsüyle dışarı yönelme başlıyor.

Ne zaman hadi şunu yapalım desem hep daha cazip planları oluyor. Ya da gönülsüzce evet dedikleri şeyler keyif vermiyor. Biliyorum bu geçici bir süreç ama aynı evin içinde çocuklarını özlemekte garip geliyor.

Şunu yapalım mı? Şuraya gidelim mi? Gibi sorularım hep olumsuz sonuçlanıyor derken ben de onları aile geleneklerimizle vurmaya karar verdim. Bu teklifime de hayır yanıtı alsaydım. Bu benim için yıkıcı olurdu.

Patara’nın yeri bende çok ayrıdır. Bu yazımda Patara’nın Arkeolojik ve tarihi yanından bahsetmeyeceğim. Yıllardır her yaz ailece gidip eğlendiğimiz denizinde bahsedeceğim.

“Kızlar Patara’ya gidelim mi? Soruma bu sefer burun kıvırmadan, çok da hevesli görünmeden ‘olur’ dediler.

Çocukluk geçici bir dönem gibi görünse de insan hayatının en güzel ve unutulmaz dönemi, hayatımızın temelleri bu dönemde atılıyor. Mutlulukların artı, üzüntüleri ise travmalara, eksiklere dönüşüyor.

 İşte bu nedenle çocuklarla birlikte güzel vakit geçirebileceğimiz yerlerin başında da Patara geliyor.

Patara, çocuklarımın neşesi; yıllar geçse de her gidişimizde bizi heyecanlandıran bir mekan belki de sadece bize özel bir aile geleneği…

Antalya için günü birlik uzak bir mesafe olsa da eğlence ve beraberlik kesin. Müze kartıyla giriş yapıyorsunuz. Sahil, Kaş Belediyesi tarafından işletiliyor. Kum tepelerinden oluşan upuzun bir sahil, diğer ucu Karadere.

Peki bu kadar yol gelmeye değecek ne var? Saf kocaman bir mutluluk var. İçimizdeki o hiç büyümeyen çocuk var. Aile içindeki o kuvvetli bağlarımız var, unutulmayacak anılarımız var.

Denizin girişi oldukça sığ ve suyun içinde küçük kum tepeleri mevcut, dalga bu tepeciklere her vurduğunda bir kırılma yaşanıyor, bu kırılma noktalarında bekleyip kırılma yaşandığında dalgayla beraber kıyıya kadar sürükleniyorsunuz, ya da uygun dalgayı yakalayamadığınızda dalga sizi resmen şamar manyağı yapıyor.

Her daim sizi bunaltmayan bir esinti mevcut bütün gün sıkılmadan takılabileceğiniz içinizdeki çocuğu besleyebileceğiniz bir ortam.

Günün sonunda bir klasik olan kumdan şatolarımıza da yapıp bu yıl ki Patara klasiğimizi de tamamlamış olduk. Uzun bir aradan sonra ailecek hafızamıza bir anı daha kazıdık.