Herhangi bir siyasi mesaj vermiyorum, temennide, göndermede, imada filan da bulunmuyorum. Bu başlık, Antalya tarihinin unutulmuş bir dönemine, ilginç bir detayına, binlerce zenginliğinden birine dikkat çekmeyi amaçlıyor. Günümüzden 2 bin 346 yıl önceye gideceğiz. Bir bölümüne bu toprakların da sahne olduğu bir zaman dilimine, tarihin hızlı aktığı günlere bakacağız birlikte. Büyük İskender’in MÖ 323’te ölümü sonrasında, generalleri arasında iktidar savaşları başladı. İskender’in generallerinden Antigonos Monophtalmos (Tek Gözlü Antigonos), bir yandan Eumenes ile mücadele ederken, diğer taraftan da Perdikkas’ın kardeşi Alketas ve Attalos’a karşı harekete geçti. Yenilen Alketas, yaverleri, muhafızları ve Pisidialı müttefikleri ile birlikte Termessos’a sığındı. Hikayenin devamı son derece trajik. Öykünün sonuna gelmeden önce başa sarıp, Perdikkas ve Alketas kimdi, mesele buraya nasıl geldi, ona bir bakalım. İmparatorluğun başına naip olarak atanan ilk kişi olan Perdikkas’ın İskender’in kız kardeşi Kleopatra ile evlenmesi üzerine Antipater, Craterus, Antigonos ve I. Ptolemaios Soter gizli bir birlik kurdu. Ptolemaios’un İskender’in Makedonya’ya götürülmekte olan cenazesini türlü entrikalarla Mısır’a getirmesi üzerine de MÖ 320’de savaş başladı. Mısır üzerine yürüyen Perdikkas’ın Nil’i geçme girişimi 2 bin askerin hayatına mal oldu. Komutanlardan Peithon, Seleukos ve Antigonos, Perdikkas’ı çadırında öldürdüler.

Antalya’ya sıçrayan savaş
Alketas işte bu Perdikkas’ın kardeşi. Ağabeyinin ölümünden sonra tarih sahnesine çıkıyor ve onu Termessos’a sürükleyen olaylar, savaşlar dizisi başlıyor. Perdikkas’ın ölümünden sonra Antipater imparatorluğun yeni naibi oldu. Perdikkas taraftarlarını yok etme görevi verilen Antigonos da, ordusuyla Anadolu’ya gelerek Eumenes, Alketas, Domikos, Attalos ve Polemon’un üzerine yürüdü. Orkynia Savaşı’nda Eumenes’i yendi ve Nora kalesine çekilmeye zorladı. Eumenes’i kuşatma altında bırakan Antigonos, Alketas ve müttefikleriyle savaşmak üzere Pisidia’ya geçti. Yedi günde Cretopolis’e ulaşan ordu, Alketas ve adamlarını hazırlıksız yakaladı. Savaşta Attalos, Dokimos ve Polemon esir edildi. Alketas ise Termessos’a sığındı. Onu takip eden Antigonos, Termessos’u kuşattı. Hikayemiz işte şimdi başlıyor.

Termessos’a sığınan general
Termessos’a sığınan Alketas kentin gençleri üzerinde büyük bir etki bırakmış olmalı, çünkü onu canları pahasına koruyacaklarına, Antigonos’a teslim etmeyeceklerine söz verdiler. Fakat MÖ 333’te, yani yaklaşık 20 yıl önce Büyük İskender’in kuşatmasını yaşayan, o zor günleri gören kentin yaşlıları Antigonos’la anlaştı. Alketas’ı Antigonos’a teslim etmek isteyen yaşlılar, gençleri oyalamak için farklı bir yere gönderdi. Bu hareketlilikten şüphelenen Alketas teslim edileceğini anlayıp intihar etti. Alketas’ın ölüsüne 3 gün boyunca her tür kötülüğü yapan, atlara bağlatıp ovada sürükleten Antigonos, cesedi o şekilde ortada bırakıp gitti. Yaşlılara tepki gösteren, isyanın eşiğine gelen Termessos’un gençleri büyük bir cenaze töreni düzenleyerek Alketas’ı tümden kayaya oyulan bir anıt mezara defnetti.

Benzeri olmayan bir anıt
Termessos’un sembollerinden olan ve MÖ 4. yüzyıla tarihlenen Alketas Anıtı, Helenistik dönem mezarlarının öncüsü olarak kabul edilir. İçerisinde hem ostotek, hem de lahit bulunan bu kaya anıtının başka bir örneği yoktur. Kent merkezinin batısındaki Atbaşı Tepesi’nin kuzeydoğu kayalıklarında yer alan mezar, “L” şeklinde bir plana sahip. Uzun yüzünde Alketas’a ait olduğu düşünülen bir lahit teknesi bulunuyor. Lahdin arka tarafında kayaya işlenmiş, alt kısmı kafesli, üst kısmı ise üçgen alınlık ile sona eren aedicula formunda betimleme görülür. Bu mimari betimlemenin üzerinde ise pençesinde yılanla bir kartal kabartması durur. Mezar yapısının en dikkat çekici, en bilinen detayı ise süvari kabartması. Sağa doğru koşar vaziyette betimlenen atın üzerinde pelerinli bir süvari bulunuyor. Süvarinin altında ise yuvarlak kalkan, Trakya tipi miğfer ve dizlikler bulunuyordu. Alketas Mezarındaki bu kalkan, Pisidia bölgesinde, başta lahitler olmak üzere birçok yapıda, sur duvarlarında görülen tasvirin bilinen en eski örneğidir. Fakat kayanın içinden altın çıkacağına sanan defineciler bu Pisidia kalkanını dinamitle patlattı. Alketas anıtındaki ostotek de, Pisida bölgesi ostoteklerinin öncülü olarak görülür. Bu kabartmaların hemen altında, sonradan kazınarak silinmiş bir kitabenin izleri duruyor.