CHP’de ‘hızlı kongre’ süreci başladı. Kongreler bir an önce bitirilip örgütler yenilenip yerel seçimlere taze ve dinamik girilmek isteniyor. Genel Sekreter bugün itibarıyla üye çizelgelerini il ve ilçe başkanlıklarına göndermeye başladı. Üye çizelgeleri 12 Haziran’da askıya çıkacak, 19 Haziran’da da inecek. Yani 1 haftalık bir itiraz süresi var. Bütün bu itiraz süreçleri filan bitip listelerin kesinleşmesi ise 25 Haziran’ı bulacak. 3 Temmuz’da mahalle delegesi seçimleri başlayacak. 5 Ağustos’ta ise ilçe kongreleri start alıyor. İlçe kongreleri 10 Eylül’de tamamlanacak, itirazlar filan karara bağlanıp il kongrelerinin düğmesine basılacak. İl kongreleri için 16 Eylül-15 Ekim aralığı belirlendi. Büyük Kurultay tarihi açıklanmadı ama bu takvime göre Kasım’da yapılır. 4 ay sonra da yani 31 Mart’ta yerel seçimler var. Yerel seçim listelerini, başkan ve meclis üyesi adaylarını CHP’nin yeni yönetimi belirleyecek. Bu yeni yönetim genel başkanı da kapsar mı, önümüzdeki tartışmalar bunu gösterecek.

Yerel seçimler öncesi satranç

Genel takvim bu. Tabii bu takvimin bir de Antalya ayağı var. Önümüzdeki günlerde özellikle bu ayak üzerinden oldukça şey konuşur, bir dolu kulise dalar, gelişmeleri yorumlarız. Şimdilik erken gibi duruyor. Fakat CHP’de hiçbir şey için erken değildir. Kenara köşeye çekilmeler, fiskoslar, telefon trafiği, pazarlıklar, havayı koklamalar şimdiden başladı. Çünkü sürecin iki boyutu var. Birinci boyutu malum, partinin yeni yönetimi belirlenecek. İkinci boyut Antalya açısından, partinin yeni yönetiminin belirlenmesinden bile daha önemli.  Çünkü yerel seçimleri, adayları bu yönetim belirleyecek. O nedenle de CHP Antalya’daki bütün dinamikler birbirine girecek, kapışacak. Bu kapışmanın da belediyeler merkezli ya da odaklı olacağını belirtmeye gerek yoktur herhalde. Bir yanda Büyükşehir Belediyesi var, öte tarafta da Muratpaşa, Konyaaltı, Döşemealtı gibi CHP belediyeleri. CHP’nin kongre süreçlerinde her zaman belediyelerin etkisi, hakimiyeti, belirleyiciliği olmuştur. Delegeler belediye başkanları tarafından belirlenir. Her belediye başkanı öncelikle ilçesinde kendine yakın bir yönetim görmek ister. Kongreye de bu yüzden müdahil olur, şekillendirir. Bunun bir üstü il kongresi. İlçe kongrelerinde edinilen ağırlık il kongresini belirler. Kimin il başkanı seçileceğine, nasıl bir yönetim oluşacağına delege çoğunluğunu elinde bulunduran kesim karar verir. Yerel seçim sürecinde de bu son derece stratejik bir kazanımdır.

CHP’de statükonun askerleri

Parti yönetimlerinin yerel seçim öncesinde ve aday listelerini etkileyecek, belirleyecek, domine edecek güçte şekillenmesi önemli. Bu önemin, genel merkez yönetiminin yeniden belirlenecek olmasının bile önüne geçtiğini söyledik fakat buna bir sınır koymak lazım. Kılıçdaroğlu’nun devam etmesi ile örneğin İmamoğlu’nun genel başkan seçilmesi arasında ciddi hesap farkları var. Antalya’daki mevcut belediye başkanları bu iki seçenekten birine göre pozisyon alıyor. Şöyle söyleyelim; Kılıçdaroğlu devam ederse yerini koruyacak ya da koruyamayacak başkanlar var Antalya’da. Bunun tersine İmamoğlu genel başkan olursa bütün hazırlıklarının ters yüz olacağını, kurduğu oyunun bozulacağını, yeni dağıtılan kartlar arasında kendi kartının olmayacağını düşünen başkanlar da bulunuyor. Onlar CHP’deki statükonun sürmesini ister. Mevcut durumun ve yönetimin kendi lehinde olmadığını düşünen başkanlar da değişimden yana olacaktır. Uzaktan bakıldığında bile bu anlaşılıyor. Yakından bakanlar daha fazla ayrıntı görüyordur muhtemelen.

Genel merkezle simbiyoz ilişki

CHP’de kurultay sürecinin yerel seçimlerle iç içe geçeceğini, aralarında sarmal bir ilişki olduğunu anlattık. Kurultay yerel seçimlerin, yerel seçimler kurultayın olmazsa olmazı. CHP’nin yeni genel merkez yönetimini seçecek delegeleri geldikleri kentlerin belediye başkanları belirliyor. CHP bu anaforun dışına bir türlü çıkamadı. Çıkmak da istemedi zaten. Çünkü delege dizaynını belediye başkanlarına ihale etmek üst yönetimin işine geliyor. Belediye başkanlarıyla anlaşan genel merkez yönetimi, iktidarlarını sürdürecek sayıda oyun sandığa girmesini garanti altına alıyor. Antalya’da bu simbiyoz ilişkiyi kim yönetecek? Öncelikli soru bu. Şu şekilde de sorabiliriz: Antalya listesi hangi eksende şekillenecek? Yani il kongresini değişimden yana olanlar mı, yoksa statüyü savunanlar mı kazanacak? İl kongresi büyük kurultay delegelerini seçecek. Kurultay delegeleri de il yönetimini kazanan ittifakın, güçler dengesinin fotoğrafını yansıtacak. Bu fotoğraf ya sonuca uyacak ya da uymayacak. Eğer Antalya’nın şekli, Genel Merkez’in kafasına uymazsa o şekli oluşturan belediye başkanı apayrı bir strateji izlemek zorunda kalacak. Bunlar için henüz erken ama olabilecekleri şimdiden söylemek de mümkün.