CHP’da Kemal Kılıçdaroğlu gitti, Özgür Özel geldi. Şimdi isimler, ekipler, gruplar, dengeler, kongre gecesi yaşananlar, gelgitler üzerinden bir dolu analiz yapılacak, detaylarda dolaşılacak, oraya buraya projektör tutulacak. Fakat meselenin aslına, özüne ilişkin fazla bir şey söylenmeyecek, oralara pek bakılmayacak. Oysa asıl soru şudur: Bugünkü CHP’nin, 3 gün önceki CHP’den ne gibi bir farkı var? Kişileri, yüzleri, toplu fotoğrafı, yani biçimi değil, içeriği kast ediyorum. Büyük Kurultay’dan çıkan yeni CHP yönetimi ve bu yönetimin şekillendireceği siyaset, bizim hayatımızda ne değiştirecek? Yoksa ‘değişim, değişim’ dedikleri, ötekilerin gidip, kendilerinin gelmesinden ibaret bir şey mi? CHP kendi için mi değişmeli, yoksa bizim için mi? Sürekli söylüyorum ve bir kere daha yenileyeceğim: Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 52’yi planlayan siyaset, karşısındaki yüzde 48’i de bir araya getirdi. Yani yüzde 52 için yüzde 48 dizayn edildi. İkisi de kurgulandı, belirlendi ve seçmen de bunun figüranı yapıldı. Bu senaryonun başrol oyuncusu elini yıkayıp çıkıyor. Yeni gelen de, “Benimle bir ilgisi yok, ben aday değildim, adaya sorun” deyip oturacak. Ne güzel iş!
Ekonomi politik yerine sosyoloji
‘Değişim’ denilen olgunun yönü, ibresi ileriye doğru olur. Geriye doğru bir ‘değişim’ olmaz ya da sadece personeli, kadroyu yenileyerek mevcudu korumak değişim değildir. “O gitsin, bu gelsin” diye bir değişim olmaz. Değişim sarsıcı, derin bir olgudur, suyun yatağını, akışını değiştirir. Bu açıdan baktığımızda, CHP’de yaşanan gerçek bir değişim değil. Hatta belki değişim bile değil. Zamanla göreceğiz bunu. Fakat ‘emek’ merkezli, ekonomi odaklı, sınıfsal perspektifli bir CHP umanlar, boşuna hayal kurmasın. Tam aksine ‘sosyoloji’ söylemli bir CHP, daha da kalınlaşarak devam edecek. Yani az da olsa emekten, emekçiden, kamudan yana bir CHP’nin yerini, “seçmenin sosyolojisini anlamalıyız, dikkate almalıyız, saygı duymalıyız, siyasetimizi ona göre belirlemeliyiz” diyen CHP alacak. Toplumu değiştirmeyen, dönüştürmeyen bir siyasete, ‘sol siyaset’ demek mümkün mü? Değil. Emeği savunmayan, sınıfsal refleks vermeyen bir partinin, daha görünür olan alanları, örneğin yaşam tercihlerini, çağdaş hayatı, laikliği son kerteye kadar savunması da mümkün değildir. Her an çark edebilir.
Antalya yeni döneme hazır giriyor
Odak noktasına baktıktan sonra, hadi biraz da reel siyasete yerel yansımasına, Antalya’yı ilgilendiren taraflarına bakalım. Yazıyı buraya kadar okuyan, tahammül eden okuyucumuza biraz güzellik yapalım. CHP’de atların değişeceği, birilerinin şansının arttığı, diğerlerinin ise hesabının bozulduğu bu ortama en hazırlıklı kentlerden biri Antalya… Çünkü il kongresinde sandıktan çıkan Nail Kamacı partinin dününü bugüne, belki bugünden de yarına bağlayan isim. CHP’nin kodlarını, genetiğini, kurumsal kimliğini, reflekslerini, fabrika ayarlarını, nerede durulup nerede yürüneceğini iyi bilir. O kodları yazanlardan biridir. CHP’deki dönüşüm, ‘daha da sağa, daha da sağa’ şeklinde yaşanacaksa Nail Kamacı’nın fren görevi üstleneceğini düşünebiliriz. Kamacı diyerek sadece bir kişiden bahsetmiyoruz elbette, yanında yöresinde duran, onunla birlikte siyaset yapan, harekete geçirdiği, sevk ve idare ettiği kitleden, dinamikten bahsediyoruz. Bu anlamda, Antalya’da yeni sürece şu ya da bu şekilde hazırlıklı bir yapı bulunduğunu söyleyebiliriz.
CHP’nin yeni ‘teknik direktörü’
Ortaya çıkan tabloya önümüzdeki yerel seçimler odağında bakarsak, altını çizmemiz gereken bir olgu var. ‘Teknik direktör’ de diyebiliriz. Yerel seçimlerin kaleminin Ekrem İmamoğlu’nun elinde olduğunu söylersek abartmış olmayız. Büyükşehir belediye başkanları arasında Özgür Özel’e desteğini açıktan ilan eden, hatta imza veren tek isim olan İmamoğlu, aday listesini de belirleyecektir. İmamoğlu, ‘emek siyaseti’ değil, sosyoloji insanı. Adayların belirlenmesinde de, ‘sosyoloji’ esas alınacaktır. Yani CHP’ye oy vermesi muhtemel muhafazakar, milliyetçi, sağcı seçmene daha fazla göz kırpılacak, bu kitleye seslenebilen isimlerle vitrin oluşturulacaktır. Böyle düşünmemize yol açan en temel olguyu da yazının başına dönerek yineleyelim. CHP’deki görev değişikliği, partinin son seçimlerde sağa, daha sağa, daha da sağa kaymasından duyulan rahatsızlıkla değil, bu siyasetin yetersiz bulunması nedeniyle yaşandı. Şimdi de, seçimlerden sonra darmadağın olan Altılı Masa’nın hayaletlerinin, en azından yerel seçimlerde biraz ortada dolaşması, ittifakın şu ya da bu şekilde sürdürülebilmesi için kan nakli yapılıyor.