Bu aralar bitkilere takmış durumdayım. Bu yaşıma kadar evde çiçek büyütmeyi hiçbir zaman başaramamış biri olarak bu laneti kırmanın peşine düştüm. Evde yeşilin enerjisine ihtiyacım var.

Çocukluğum resmen botanik bahçesinde geçmişti, annem çiçeklere fazlasıyla düşkündü. Hiç unutmuyorum salonu bir iki kez turlayan, akşamları mis gibi kokan bir sarmaşığımız vardı. Rengarenk menekşeler, daha adını bile bilmediğim sayısız çiçek…

Annem her biriyle ayrı ayrı ilgilenirdi ve hepsinin huyunu suyunu iyi bilirdi. ”Yok bu yerini beğenmedi, o çok güneşi sevmez, onun yaprağına dokunma”...  Bir de çiçekleriyle tek tek konuşurdu. ”Anne onlar çiçek" dediğimde de "Onların da canı var. Sir tatlı söze, sevgiye ihtiyaçları var" derdi. Boş boş bakardım yüzüne ve her gittiği yerden bir kök alır, günlerce onu çimlendirmek için uğraşır ve çiçeklerine bir yenisini eklerdi. Hatta şehir dışına çıktığında çiçeklerini bize emanet eder, sıkı sıkıya tembihlerdi. O vakit bizim çiçek nöbetimiz başlardı, aklımız çıkardı o gelene kadar çiçeklere bir şey olacak diye.  Çiçekler onu sever annem de onları. Sanki aralarında görünmez bir bağ vardı. Çiçekler de coşardı, eve her gelen çiçeklerimize hayran kalırdı.

Çiçekler zaman ister, sevgi ister. Çok evcimen insanlar olmadığımız için ayak bağı olmasın diye uğraşmamıştım. Evin ruhunda bundan kaynaklı hep bir eksiklik hissettim ama çiçekler konusunda sicilim çok da temiz değil. Geçmişte birkaç denemem olmuştu, sonu hep hüsranla biten muhteşem denemeler. Sonunda pes edip bütün suçu evin üstüne atmıştım;  “Bu evde çiçek yetişmiyor arkadaş”. Hiçbir bakıma ihtiyaç duymayan kaktüslere bile bakamamıştım ben, kuruyup gitmişti zavallılar. Bir şeyler olmuyorsa zorlamanın bir anlamı yoktu.

Dışarıda görüp bizim evde yetişmiyor diyerek geçip gittim yıllarca ama şu an evde iki tane canlı çiçeğim var ve onlarla kesişiyorum. Madem bir şekilde bu eve girdiler, bu sefer öyle kolay vazgeçmeyeceğim. Gözümün önüne koydum ki unutmayayım diye. Biri yerini beğenmemiş olacak ki birkaç yaprağını dökmüş. Hayır hayır kötü düşünmeyeceğim, hemen yerini değiştiriyorum. Diğeri bir orkide; nazlı mı nazlı. Ona da birkaç öpücük attım umarım yeterli olur.

Hayır niye kızıyorum biliyor musunuz? Yıllarca annemi izlemişim, hiçbir şey öğrenmeden öylece bakmışım. Birazdan arayıp birkaç tüyo alsam fena olmayacak. Umarım bunları yaşatmayı başarabilirim.