Haydi bilin bakalım. Şimdi bazıları diyor ki, bu nasıl bir soru. Nereden çıktı? Bakın anlatayım nereden çıktığını. Geçen, bir çalışma grubunun toplantısına katıldım. Konu edebiyat. Şiir, kitap, gazete gibi konular ve okuma alışkanlığı tartışılıyor. Konu yararlı. Da yararsız olan neydi biliyor musunuz? Bazı kişiler, gece yatağa girdiklerinde alıyormuş eline kitabı. Ve dahi bir süre sonra da mis gibi dalıyormuş uykuya. Aklıma gelen, ağzımdan çıktı o an. 'Sözüm meclisten dışarı. Siz kitabı uykunuz gelsin diye mi okuyorsunuz' deyiverdim. Hay demez olaydım.

* * *

O şahıs ismi lazım değil, aldı sazı eline başladı felsefe yapmaya. Yaşam tarzından gidi, alışkanlıklarından çıktı. Ben de son sözümü söyleyip, tası tarağı toplayarak toplantıdan firar ettim.

* * *

Şimdi çoğumuz biliyoruz, kitap okuma kültürünün temelindeki iki koşulu, okuma zevki ve okuma sabrı. Elbette bu konuda ukalalık yapma gibi bir niyetim asla olamaz. Bu konuyu değerlendirme yetisine de asla sahip değilim. Demem o ki; kitap okumayı, uykuya geçiş olarak düşünmek ne kadar doğru. Zira bildiğim ve öğrendiğim kadarıyla, okumak bir ilgidir, meraktır, zaman gelir sürüklenir gider insan yazarın ardından, diye düşünenlerdenim.

* * *

Alışkanlığın geliştirilmesi için de süreklilik kazanması gerekir diye düşünüyorum. Aslında böyle bir konuyu kendimle tartışacağımı doğrusu hiç tahmin etmezdim. Ama katıldığım bu çalışma grubunda okuma konusu ile yapılan tartışma, beni düşündürdü. Entel geçinenlerden pek çok şey öğrendim gibi.

* * *

Yine bu toplantıda söylenen bir cümle 'Kitap okurken çok uykum geliyor, okuyamıyorum'. 'O zaman sen de okuma saatlerini uyku öncesine koyma kardeşim' demezler mi? Demek oluyor ki, kitap okuma alışkanlığı olan bir kesim arkadaş, kitabı uyku getirsin diye okuyor. Ehh uyku ilacı almaktan daha evla. El hak doğrudur!