Kış sadece bir mevsim değildir, bir hikayedir. Masal tadında yaşamamız gereken bu hikaye, bu sene korku ve gerilim tadı vermeye başladı. Güneş bile çaresiz kaldı, baktığımızda göz kamaştırıyor ama eli kolu bağlı, hiçbir etkisi yok. O yüzden “Güneş yerinde, her şey yolunda” diyemiyorum. Hem zaten güneş başka bir mevsimin kahramanı değil mi? Bana başka bir kahraman lazım ve hemen aklıma Antik Yunan mitolojisinden Boreas geliyor.
Boreas, kuzey rüzgarının tanrısı ve kışın efendisi, biz 'Poyraz' olarak biliyoruz. Mitolojide kendisinden; soluğu her yanı buzla kaplayan, nehirleri donduran, soğuğun efendisi olarak bahsedilir. Ama bilmedikleri, yazmadıkları şey ise Boreas’ın yalnızca soğuk getiren bir figür değil, aynı zamanda kışın dans eden ruhuydu. Rüzgar varsa ritim vardır. Ritim varsa dans etmek kaçınılmazdır. Buradan buzlar kraliçesi Elsa’ya bağlamayacağım ama eminim bu kış buzdan bir şehre dönen Erzurum en masum senaryoyla Elsa’yla tanışabilir, hatta kış bu şiddetle devam ederse Ak Gezenler’in ana vatanı bile olabilir. Winter is coming…
Kara hasret biz Antalyalılar biraz kızgın, biraz kırgın, biraz da donuk durumdayız. Azıcık kar görseydik iliklerimize kadar işleyen soğuk biraz daha çekilebilir hale gelebilirdi ama maalesef ortada kar falan yok, sadece anlamlandıramadığımız bir soğuğun etkisindeyiz. Bu soğukları bir tık daha katlanır hale getirmek için bir şeylere bağlamam lazım. Bütün suç mitolojinin diyerek Boreas’a bir hikaye yazdım. Kapatın gözlerinizi ve içinizden soğuk yerine bu hikaye geçsin. Bu soğukların bir anlamı olsun.
Boreas, bir gün bir ölümlüye gönlünü kaptırır. Nereye kadar yalnız yalnız esip duracaksın değil mi? Bu ölümlü, soğuğun en çetin olduğu dönemlerde bile neşe saçan, kışın ortasında soğuğun ritmiyle bembeyaz gökyüzüne karşı dans eden biriydi. Boreas, ona hayran kaldı ve her kış geldiğinde, rüzgârlarını onun etrafında hafifletip ona zarar vermekten kaçınır hale geldi.
Ancak bu ölümlünün kalbi bahara ait olduğundan, Boreas’ın sert kollarından kurtulup her defasında baharın gelişiyle birlikte gözden kaybolmaya başladı. Boreas, onun yokluğunda daha da öfkelenir, soğuk fırtınalar estirirdi. Ama her yeni kışta, belki de sevdiği tekrar döner diye rüzgârlarını yumuşatır, ona dans etmesi için alan bırakırdı.
Bu yıl Boreas, öfkesiyle daha da sert esiyor. Sevdiği belki de o ritmi duymaz oldu. Boreas kimsesiz kaldı. Meteoroloji uzmanları, yüzyılın en çetin kışlarından birini yaşadığımızı söylüyor.
Ancak tıpkı mitolojideki gibi, bu soğuğun da bir ritmi var. Kar taneleri usulca süzülüyor, ağaçların dalları bembeyaz örtüyle kaplanıyor. Rüzgar değişik melodilerle ıslık çalıyor. Kış, zor olduğu kadar da büyüleyici bir sahne sunuyor. Belki de bu günlerde Boreas’ın öfkesine karşı, sevdiği kadın gibi cesurca dans edip keyfini çıkarmak gerekiyor.
Kış, sadece bir mevsim değil, her sene yeniden yazılan bir hikayedir.