Anayasa Mahkemesi’nin TİP’ten Hatay Milletvekili seçilen Can Atalay’ın tahliye edilmesi yönünde verdiği karar, Yargıtay tarafından tanınmadı. AYM’nin Anayasa’yı ihlal ettiğini ve yetkisini aştığını savunan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Atalay hakkında ihlal kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulundu. Anayasa Mahkemesi’nin Can Atalay kararını reddeden Yargıtay, Meclis’e de parmak salladı. İktidar odağının pek sevdiği deyimle, bu tam bir ‘yargı darbesi’… Yargıtay’ın darbe girişimine AKP içinden de itirazlar geldi. Muhalefet partileri neredeyse tümden ayağa kalkmış durumda. Yargıtay üyelerine karşı suç duyuruları başladı. Mesele artık TİP’in ve Atalay’ın meselesi değil, Anayasa’ya karşı saldırı. TBMM teyakkuzda. Meclis Danışma Kurulu’nun toplanmasına karar verildi, sonra bu toplantı iptal edildi. Muhalefet partileri gece boyunca meclisi terk etmeyecek. Artık bir devlet krizi var.
Siyaset-tarikat-ticaret ittifakı
Sorun çözmesi gereken yargının kendisi bir soruna dönüşmüş durumda. Temel haklara karşı savaş açılmış durumda. İktidarın iki odağı yargı üzerinden çarpışıyor. Bunlardan biri, FETÖ’nün tasfiyesinden sonra, onlardan boşalan yerleri dolduran Menzilciler; diğeri de MHP kanadı. Bir tarikat yargı kurumları içinde örgütlenip devleti ele geçirmeye çalışırken, bir parti de Anayasa Mahkemesi düşmanlığına kadar varan siyasi tezlerini devletin hakim ideolojisi haline getirmeye çalışıyor. Gücünü, varlığını, yetkisini halktan alan, halk adına ve halk için işlem yapması, hüküm vermesi, çalışması gereken devletin en temel alanlarından biri olan yargıda açıktan bir savaş başladı. İktidarı oluşturan koalisyon, siyaset-tarikat-ticaret ittifakının bileşenleri birbirine yürüyor. Sorun krize, kriz ise çok daha başka noktalara ulaşmış durumda.
Kendi militan yargılarını kurdular
Uzun yıllar AKP iktidarının Milli Eğitim bakanlığını yapan Hüseyin Çelik’in sosyal medya paylaşımı, darbe girişimine tepkinin sadece muhalefet saflarında kalmadığını, iktidar kanadında da karşılık bulduğunu gösteriyor. Ne diyor Çelik? “Yıllar yılı, Vural Savaş, Sabih Kanadoğlu, Yekta Güngör Özden, Nuh Mete Yüksel ve benzerlerinin başını çektiği, vesayetçi güçlerin güdümündeki Kemalist militan yargıdan çektik. Tam vesayetler kalktı derken, bu sefer biz kendi militan yargımızı oluşturduk. Helal olsun bize! Bu yargıya ve anlayışa sahip olunan ülkede, bir de kalkmış, AB’nin eleştirilerine karşı efeleniyoruz. Aynada kendimizle yüzleşmek için vakit geldi geçiyor bile. Cumhuriyetin 100. Yılı değil de 1000. yılı olsa ne yazar. Cumhuriyet, Cumhuriyet olmadıktan sonra yaşının ne önemi var”. Öyle görünüyor ki, bu çatlak daha da büyür, rahatsızlık derinleşir. Herkes Hüseyin Çelik gibi açıktan konuşmaz, ama kulaktan kulağa, kıyıda köşede kazanlar kaynar, iktidar bloğu parçalanır.
Darbeye karşı ortak hareket çağrısı
Gelelim Can Atalay’ın partisine, Türkiye İşçi Partisi’nin tavrına. Yapılan açıklamalardan şöyle bir özet yapabiliriz: “Can Atalay’la ilgili hukuki süreç Çarşamba günü itibariyle bambaşka bir noktaya geldi. Rejim içi kavgalar, AKP’nin devlete tamamen yerleşme çabaları, klik çatışmaları bir süredir yargı mekanizması üzerinden yürüyordu zaten. Görünen o ki Can’la ilgili süreç bu gerilimi su yüzüne çıkaran ve alenileştiren bir rol oynadı. Geldiğimiz noktada bizim için konu hala Can olmakla birlikte onu da aşan başka bir düzlemde mücadele etmeyi gerektiriyor”. Buna dönük ilk adımlar mecliste atan TİP’li milletvekilleri, AKP ve MHP dışındaki bütün siyasi parti temsilcileriyle görüştü. Anayasanın ilgasına engel olmak için ortak hareket etme çağrısı yapan TİP, Meclisi de bu konuda tutum almaya zorlayacak. Siyasi parti temsilcilerinden, sözcülerinden, genel başkanlarından peş peşe gelen açıklamalar, TİP’in çağrısının karşılık bulduğunu gösteriyor.