Antalya’da fotoğraf karesini dolduran en güzel görsellerden biridir aslında, ama fazla bilinmez. Genelde yürüyüş grupları uğrar, bir de yöre halkı tanır. Burdur yönünden Antalya’ya geliyorsanız, Bademağacı’nı geçer geçmez küçük bir tabela görürsünüz: “Ariassos 1 kilometre”. Tabelayı fark ettiğinizde aracınızı çevirme olanağınız bile kalmamıştır. Belki bir gün uğramak istersiniz, fakat Çubukbeli yokuşundan inerken çoktan aklınızdan çıkar. Çubukbeli’ni aşınca karşımıza çıkan ova, badem ağaçlarının doğal habitatı. Günümüzde Dağbeli ve Bademağacı beldelerinin yer aldığı bu bereketli ovadan beslenen Ariassos’un resmi kuruluşu, Apameia Anlaşması’nın yapıldığı MÖ 188 yılına kadar iniyor. Ariassos adı ilk kez Strabon’un Geographika adlı eserinde geçiyor. MS 2. yüzyılda yaşamış Ptolemaios ise kenti Kabalia bölgesi sınırları içinde sayıyor. Kent ismine son olarak, MS 6. yüzyılda, Hierokles’in Synekdemos adlı eserinde ve Notitiae Episcapatum’da rastlanıyor. 1892 yılında Lanckoroński ve ekibi tarafından keşfedilen kent, Kretopolis olarak adlandırıldı. Aynı yıl kentte araştırma yapan Bérard ise, Kretopolis değil Ariassos olduğunu ortaya koydu.
Dağın başındaki Üçkapılar
Ariassos kent planı incelendiğinde, doğudan batıya doğru bir nekropol alanı, şehir surlarının güney köşesi ve sivil yapılar, zafer takı (yöre halkı tarafından Üç Kapılar diye anılan şehir kapısı), batıya doğru uzanan olası bir sütunlu cadde, bu caddenin kuzey tarafında esas kent yerleşimi, batısında yine bir nekropol alanı yer alıyor. Kent doğu-batı doğrultusunda uzanan bu caddeye paralel olarak, kuzey yamaçta oluşturulan teraslar üzerinde yayılıyor. En önemli yapıları hemen hemen tam olarak ayakta duran zafer takı, anıt mezarlar, surlar, nymphaion, bouleuterion, oldukça yıkılmış, bir bölümü kaybolmuş gymnasion, hamam ve tiyatrodur. Ariassos’un en çarpıcı ve iyi korunmuş yapısı, üç kemerli zafer takıdır. Şehir kapısı ile çeşme binası arasındaki sütunlu cadde üzerinde 2, kentin kuzeybatı bölümünde ise 1 adet olmak üzere 3 küçük kilise tespit edildi. Kentin batı yamacında, bugünkü Akkoç Köyü’ne inen antik yol izlenebilir durumdadır. Kentin doğu ve batısında iki nekropol alanı bulunuyor. Batı nekropolünün kuzeyinde 9 tane anıt mezar yer alıyor. Dörtgen planlı, bir veya iki basamaklı platform üzerine oturmuş, 40 adet basit yapılı mezar binası da tespit edildi. Doğu nekropolünde de 9 adet mezar yapısı karşımıza çıkar. Bunların dışında, lahitler ve doğrudan kayaya oyulmuş basit gömüler de görülür.
Septimus Alexander hatırası
Antalya Kaleiçi’nde ‘Üçkapılar’ diye bilinen Hadrian Kapısı kentin simgelerinden biridir. Patara, Ksanthos, Phaselis, Perge, Side gibi kentler de taklarla, anıtsal kapılarla biliniyor. Gördüğünüzde ‘Üçkapılar’ diye sesleneceğiniz bir başka kapı da Ariassos’ta sizi bekliyor. Antik kentin en iyi korunmuş yapısı olan ‘zafer takı’, Septimus Alexander Kapısı olarak biliniyor. Dört ayak üzerinde yükselen üç geçişli yapı, tam simetrik bir mimariye sahip… Yapının her iki cephesinde, muhtemelen yapıldığı dönemde üzerinde heykeller taşıyan dörder konsol bulunuyor.
Bademağacı zengini Diotimos
Kapının postamentlerinde yer alan yazıtlarda, Samos oğlu Diotimos tarafından yaptırıldığı yazıyor. Orta postamentteki yazıtta İmparator Severus Alexander onurlandırılıyor, fakat Alexander adı damnatio memoriae (tarihten silme) cezasıyla kazınmış. Yazıtta imparatorun ‘tanrısal’ sıfatı taşımaması, kapı yapıldığında Severus Alexander’in hayatta olduğunu gösteriyor. Bu da, kapının MS 222–235 yılları arasında yapıldığı anlamına gelir. Kapıyı, Severus Alexander’in Pers zaferiyle ilişkilendiren Horsley ve Mitchell, MS 231-233 gibi daha kesin bir tarih veriyor. Yazıtlarda geçen Samos oğlu Diotimos, belli ki Ariassos’ta MS 3. yüzyılın ikinci çeyreğinde söz sahibi, zengin bir kişilik. Başka bir yazıttan, gymnasionun yağ ihtiyacı için arazi bağışladığı anlatılıyor. Kent tarafından MS 236-242 arasına tarihlenen bir heykelle onurlandırıldığı da biliniyor. Bir dahaki geçişinizde ihmal etmeyin; Bademağacı yol ayrımını geçince ilk sağa dönün, 1 kilometre sonra muhteşem bir peyzaj ve harika bir antik kent sizi karşılayacak. Septimus Alexander kapısından yukarı doğru yürüyün, yüksek bir düzlüğe çıkacaksınız. Orası nekropol alanı… Çarpıcı ve benzersiz bir manzaraya sahip.