Konyaaltı dağlarında Üçtepe diye bir bölge var. Doyran sınırlarında burası. Geçmiş yıllarda buraya taş ocağı yapılmaması için mücadele edilmiş, ama başarılı olunamamış. Köylülerin, yöre insanının, halkın, sivil toplum örgütlerinin, çevrecilerin itirazına rağmen taş ocağı açılmış. Üçtepe’deki tepelerden biri tamamen yok edilmiş, ikincisi yarı yarıya kadar kesilmiş, üçüncüsü sıra bekliyor. Taş ocağı bir süre sonra oraya da dadanacak.
ANTİK ESERLER ARTIK YOK
Taş ocağının çevresinde, eteklerinde köylüler tarım yapmaya, fasulye ekmeye devam ediyor. Burası aynı zamanda arkeolojik sit alanı… Daha doğrusu, bütün alanda iki nokta sit ilan edilmiş. Oysa bütün bölgenin birinci derece arkeolojik sit alanı ilan edilmesi gerekirdi. Fakat yapılmamış. Akademik kaynaklarda 7 tane antik dönem zeytinyağı işliğinden bahsediliyor mesela bu alanda. Şimdi hiçbiri yok. Köylüler, bir zamanlar 20 kadar lahit olduğunu aktarıyor. Onlar da yok.
KAPAKLARI ÇÖPTE BULDUK
Lahitlerden iki tanesinin kapağını çöpte bulduk. Taşıyıp bir yere atmışlar ve çevresini moloz taşlarla doldurmuşlar. Hatta tonlarca içi su dolu pet şişe var etrafında. Bildiğiniz çöplük yani… Aynı bölgede Oklukaya denilen bir mevkide iki kaya mezarı görülüyor. Tam tepesinde ise sürekli ilerleyen taş ocağı. Bir de daha iç kısımda, asıl kayaya oyulmuş bir mezar var. Daha önce köylülerin bütün uyarılarına rağmen gitmiştik oraya, şimdi gidemedik. Çünkü taş ocağında dinamit patlatılınca buraya parça yağıyor. Mermi gibi yani… İlk gittiğimizde patlama olmadı, ama şimdi sürekli dinamit patlattıkları için, üçüncü kaya mezarı ulaşılmaz durumda. Ölüm riski var. Tabii bir süre sonra bu mezar tarihe karışacak. Kayaya işlenmiş keçi resimleri de…
TAM BİR KORUMA FİYASKOSU
Burada tam bir koruma fiyaskosuna tanık oluyoruz. Anlaşılan o ki, taş ocağının sahipleri baskın çıkmış, iktidarı, devlet kurumlarını, gücü arkasına almış ve istediği gibi at oynatmışlar. Bir arkeolojik alanın, antik bir yerleşimin, muhteşem bir kültürel mirasın nasıl korunamadığını, üstüne nasıl çöküldüğünü, nasıl yok edildiğini görmek isteyenler Üçtepe ve Oklukaya’ya mutlaka uğrasın. Bütün alanı, bütün bölgeyi arkeolojik sit alanı ilan etmesi gereken Koruma Kurulu, sadece iki küçük mevki, daracık iki alana indirmiş koruma kalkanını. Bunun dışında kalan her yer yağmaya, taş ocağı rantına açılmış.

TARİH KATLİAMI DEVAM EDİYOR
Yaklaşık 2 bin yıllık geçmişe sahip antik yerleşimin peyzajı da artık yok. Tepeleri peynir gibi kesiyorlar. Antik çağlarda insanların buraya niye yerleştiğini, nasıl bir coğrafyaya baktıklarını, ne yediklerini, ne içtiklerini anlamak mümkün olmayacak artık. İzleri de kalmayacak zaten. Fakat burası için mücadele edenlerin isimleri, yakın köylerde gururla anılıyor. Taş ocağı yaptırmamak, bölgeyi korumak için kurulan platform artık yok; ama halkın hafızasında halen canlı.