Her yıl bahar aylarında İtalya’da başlayan o büyük hikâye, bu yıl Arnavutluk'tan yola çıktı ve Roma'da tamamlandı. Giro d’Italia 2025, yalnızca pedalların değil, stratejilerin, sabrın, dostlukların ve ihanetlerin yarışına dönüştü. 23 takım, 184 sporcu, 21 etap ve 3413 kilometrelik bir yolculuk... Ama bu sadece rakamlardan ibaret değildi.
Bisiklete binmek ayrı bir keyif ama bu yarışları izlemek bambaşka bir heyecan… İzlerken resmen bizde oradaymışız gibi coşkuyu hissettik. Giro gibi büyük turlarda yalnızca güç ve dayanıklılık yetmez; strateji, planlama ve taktik savaşları her şeyin önünde gelir. Günün sonunda yalnızca en güçlü değil, en iyi organize olan ekip kazanır. Sürprizler eksik olmaz ama ataklara doğru anda karşılık verebilen takımlar zirvede yer bulur.
Her ne kadar 23 takım yarışa katılmış olsa da, sahneyi esas yönlendiren 5-6 takım oldu. Emirates, Visma, Alpecin, Astana, Lidl-Trek, Bora gibi takımlar başroldeydi. Diğer ekipler çoğunlukla figüran kaldı. Tüm rekabet, bisikletin ikonik sembolü olan ‘Maglia Rosa’ yani genel klasman liderine verilen pembe mayo içindi.
Bu yıl çok güzel etaplar izledik ama sanırım 20. etabı kimse kolay kolay unutmayacak. Bu etap, bisiklet tarihinin en dramatik günlerinden biriydi; yıllarca konuşulacak bir yarış yaşandı.
20. etaba kadar yarışın lideri, 21 yaşındaki Meksikalı bisikletçi Isaac Del Toro idi. Yapması gereken tek şey en büyük rakibi Richard Carapaz’ı kontrol altında tutmaktı. Nitekim bu plana sadık kaldı; Carapaz’ın arkasından hiç ayrılmadı. Fakat unutulan biri vardı; hafife alınan bir başka bisikletçi; Simon Yates.
Simon Yates, 2018 Giro d’Italia’da büyük bir hayal kırıklığı yaşamıştı. O yıl yarışın büyük bölümünde liderliği elinde tutmuş, pembe mayoyu 13 etap boyunca taşımıştı. Ancak 19. etapta, Colle delle Finestre tırmanışında dramatik bir şekilde çökmüş, 30 dakikadan fazla zaman kaybederek yarışı 21. sırada tamamlamıştı. Yates için bu etap bir travmaydı. Ama bisikletçi intikamını unutmaz.
Ve 2025... Aynı dağ, aynı yol… 20. etapta, bitime 40 kilometre kala Colle delle Finestre tırmanışı adeta bir savaş alanına dönüştü. 18.4 kilometrelik bu zorlu tırmanışta ilk atağı Carapaz yaptı, Del Toro hemen peşinden gitti. Ama esas kırılma, zirveye 10 km kala yaşandı. Simon Yates, çok güçlü bir atakla ikiliyi geride bıraktı. Carapaz ve Del Toro birbirine o kadar kilitlenmişti ki Yates’in atağını ciddiye almadılar. Del Toro zaman avantajına güvenerek çalışmadı, Carapaz ise günlerdir taşıdığı rakibine artık destek vermedi. Hatta ikilinin bir ara neredeyse durma noktasına geldiği bile görüldü.
Fark açıldıkça tehlikenin farkına vardılar ama artık çok geçti. Visma takımının müthiş planı devreye girdi. Yates’in takım arkadaşı Van Aert, kaçış grubundaydı. Colle delle Finestre inişinde Yates’i bekledi ve ardından son yokuşa kadar ona büyük destek verdi. Bu destek, Yates’in farkı daha da açmasını sağladı.
Etabı Avustralyalı Chris Harper kazandı ama kimse onu izlemedi. Arkadaki savaş her şeyin önüne geçti. Ve sonunda; Simon Yates, Colle delle Finestre tırmanışını 59 dakika 23 saniyede tamamlayarak bir rekora imza attı. Bu parkurdaki en hızlı tırmanış süresine ulaştı. Böylece hem 2018’in intikamını aldı hem de pembe mayonun sahibi oldu.
Bu yarışta en dikkat çeken mücadele, Emirates ile Visma takımları arasında yaşandı. Giro bu kadar heyecanlı geçtiyse, Tour de France’ta bizi neler bekliyor tahmin bile edemiyorum. Şimdiden heyecanla bekliyorum.