Bir kere bisikletle doğa turu yapmanın keyfini aldıysanız bir yenisi için fırsat kollarsınız. Benim çok şükür böyle dertlerim yok çünkü BikeAntalya bisiklet grubu var. İki haftada bir bizleri hem bisikletle hem de doğayla buluşturuyor.
Hakan Kaptan bu haftasonu bizi Güver Uçurumu ve Evdirhan’a götürdü. Keşif grubunun attığı video ve fotoğraflarla günler öncesi heyecanımız başladı. Sanırım bizim grupta heyecan ve coşku biraz bulaşıcı, resmen çocuklar gibi gün saydık. Kaptan Hakan olunca heyecanlanmamak mümkün değil…
Pazar günü gelip çattığında sabahın soğuk saatlerinde 45 kişiyle Cumhuriyet Meydanı’ndan yola çıktık. Meltem’de bir kahvaltı molasının ardından üniversitenin önünden Kepez Fantastik Park’a kadar pedal çevirdik. Bu yoldan hiç hoşlanmıyorum gizli rampa beni bitiriyor ama bir yandan da güçlenmek ve antrenman yapmak için harika bir güzargah gibi duruyor.
Fantastik Park’ta mola verip Kepez rampasını çıkmak için üzerimizdeki kalın kıyafetlerden kurtulduk ve serbest çıkış başladı. Gerçekten bu rampa bende travma oluşturdu. Abdullah da yoktu. “Abdullah gel artık rampalar sensiz çıkılmıyor”... Benim rampa dostum yoktu ama Ronay Kaptan ve Mehmet Kaptan beni Kepez rampasında kurda kuşa yem etmediler, onların desteği ile çıkışı tamamlayabildim.
Çıkıştaki kavşaktan Korkuteli yoluna saptık ve sonrasında yolun sol tarafından Güver Uçurumu’na giden toprak yola geçiş yaptık. Burada harika bir orman yolu var 3-4 kilometre toprak yol devam ediyor. Dağ bisikleti için çok güzel bir parkur.
Güver Uçurumu’nda bizi karavancılar karşıladı. İnanılmaz bir manzara eşliğinde biraz soluklandık sonrasında aynı yolu dönüp uçurumun diğer tarafına geçiş yaptık. Şelale’nin olduğu tarafta yemyeşil bir düzlük bizleri bekliyordu. Hemen yemek işine giriştik, ateşimizi yakıp sucuklarımızı pişirdik.
Bu arada sucuk bizim kırmızı çizgimiz, yolun sonunda sucuk varsa her yere gideriz. Dinlenmenin ardından 100 metre yürüyüşle şelaleye ulaştık.
Bolca fotoğraf çekildikten sonra toplanıp tekrar yola koyulduk; istikamet Evdirhan’dı. Döşemealtı’na gelmişken bu hanı görmeden gitmek olmazdı.
Evdirhan, Anadolu Selçuklu döneminden kalma Antalya sınırları içerisindeki onlarca handan bir tanesi. O dönemde ticaret yolları üzerinde bu hanlardan fazlaca yapılmış. Bu hanlar sayesinde ticaret kervanları Antalya ve Alanya limanlarına rahatça ulaşabiliyorlardı.
Evdirhan için gördüğüm en büyük handı diyebilirim. Güzel bir restorasyonla eski ihtişamına kavuşabilir.
Sonrasında dönüş yolculuğu başladı. Grup ikiye bölündü, bir kısmımız Kepez rampasını tercih etti, bir kısmımız da Aşağı Karaman yolunu... Biz tabii Aşağı Karaman yolunu tercih ettik. Bir yerlerde yol ikiye ayrılıyorsa biz her zaman bilinmeyeni tercih ederiz. Çünkü o bilinmeyen yolda bir aydınlanma yaşamak garantidir.
Antalya manzarası eşliğinde Kepez rampasından daha dik ve daha uzun ve güvenlik açısından daha tenha bir yoldu. İnişimiz biraz uzun sürdü ama şehrin bu tarafını daha önce hiç görmemiştim. Antalya’da keşfedecek daha çok yer olduğunu anladım. Bilmediğimiz mahallelerden Uncalı Mezarlığı'na ulaştık.
Kaptan Hakan olunca heyecanın ve sürüşün temposu artırıyor. Bize harika bir pazar yaşattığı için de sonsuz teşekkürler.
Toplam 45 kişi 65 kilometre yol yaptık. Şehre yakın gizli cennetlere bisikletlerle yolculuklarımız devam edecek.
