Antalya’dan Kars’a direkt uçak olmadığı için, yolculuğumuzu İstanbul-Kars üzerinden planladık. Gitmişken İstanbul havası almak iyi gelir diye düşünmüş, grubun yarısı da İstanbul’da olduğu için orada buluşur hep beraber Kars’a geçeriz diye planlamıştık.
Sabah 04.00 gibi arabayla yola çıkmayı planlarken ancak saat 06.00’da çıkabilmiştik. Özlemişiz de arabada uzun yol yapmayı. Afyon, Kütahya, Sapanca derken kokudan burnumuzun direğini kıran İzmit’ten geçtik. Hani ‘Bugüne kadar geçtiğin en korkunç yer neresi?’ deseler kesinlikle İzmit derim. Resmen kentin üzerine kara bulutlar çökmüş, leş gibi bir havası vardı. Kent, bildiğin fosseptik kokuyordu. Hızlıca geçtik. Buraya kadar yollar oldukça sakindi ama buradan sonra trafik başladı, tek derdimiz ise trafik yoğunluğu başlamadan şehre ulaşmaktı.
Buralarda bize çok yabancı uygulamalar vardı. ’HGS’ gibi; geçtiğiniz yola para ödüyorsunuz. Ve bu yol o kadar kalabalık ki kamyoncular sağ şeridi komple kapattığı için levhaları bile göremedik. Transit geçiş olduğu için de İstanbul’a kadar bu yolu takip ettik.
Bilmediğiniz bir yerde navigasyon gerçekten hayat kurtarıyor. Arkadaşların evini elimizle koymuş gibi bulduk. Kısa bir soluklanmanın ardından kendimizi hemen sokağa attık çünkü yazdan kalma bir hava vardı. Hatta ‘Size Antalya’nın sıcağını getirdik’ diye takıldık. Acıbadem-Çamlıca arası bir yerlerdeydik. Biz bizim gibi dümdüz yerlere alışkın olanlar için bu bölge fazlasıyla engebeliydi. İniyoruz, çıkıyoruz… Yerleşme çok sıkı olduğu için yollar bile daracıktı. Ama yüzümüzü güldüren yemyeşil bir korulukta bulduk kendimizi, mis gibi orman havası alırken bu korulukta sürpriz yapılarla karşılaştık.
Bunlardan birincisi Adile Sultan Kasrı… Bu köşk, Yeşilçam’ın en efsane filmlerinden olan Hababam Sınıfı’na ev sahipliği yaptı. Bu yapı 1861 yılında bir Osmanlı prensesi olan Adile Sultan için yaptırıldı. Köşk’ün giriş katı ziyaretçilere açık. Ziyaretçiler burada Hababam Sınıfı’nı ziyaret edebilir ve herkesin aklına yer eden o muhteşem sahneleri yeniden gözünüzün önüne getirilebilesinizi.
Ve akıllarımızdan çıkmayan o muhteşem merdivenler…
Bu yapıdan ayrılıp biraz daha tırmanış sonrası Abdülaziz’in şirin mi şirin Av Köşkü’ne ulaşıyorsunuz. İçeri giremeseniz bile pencerelerden net bir şekilde içeriyi görebiliyorsunuz. Giriş ve tek bir odadan oluşan tek katlı ahşap bir yapı. Muhtemelen Sultan Şehzade burayı kullanıyordu.
Şubat ayında yüzümüzü güldüren güzel havanın tadını çıkarttık ama fazla yormadık kendimizi çünkü yarın büyük gündü.
Bütün iç mekanlar sıcaktı hatta gece yatarken sıcaktan havale geçirecektik. Antalya’dan gelen bizlerdik ama bizim evlerimiz soğuk ve ağırlıklı klima ile ısındığı için iç mekanlarımızı doğru düzgün ısıtamıyoruz. Bizim sadece şehrimiz sıcak. Ama ben bunları düşünemediğim için resmen kıyamet senaryoları kurarak valiz hazırladım. Muhtemelen bu valiz elimde patlayacak. Sabah Kars’a gidiyoruz…
