Dağlar hayatın en görkemli tanıkları, ister adrenalin deyin ister meydan okuma, her mevsim ayrı bir güzellikte insanları kendine çekmeyi başarıyor. Kar yağdığında duvağını takmış nazlı bir gelin gibi süzülüyor ve o cazibeden etkilenmemeniz mümkün değil.
Kış aylarının vazgeçilmezi kayak sporu sezonu açtı ama hemen altını çizmek istiyorum kayak sadece fiziksel bir aktivite değil iç huzurun ve özgürlüğün de simgesidir. Zirveden yüzüne çarpan bir dağ havasıyla sadece rüzgarın sesiyle sonsuz bir beyazlıkta salına salına bir kayboluş…
Kayak denilince ilk alan gelen Uludağ olur. Bunda Yeşilçam’ın etkisi büyüktür. Bizim nesil hep o filmlerden kayağın zengin sporu olduğuna inandı ve o dönemlerde belki de tesislerin azlığından kayak zengin sporuydu. Şu an ülkenin dört bir yanında irili ufaklı 50’den fazla tesis var. Güzel bir planla çok uyguna yurtdışında kayak tatili bile yapabilirsiniz.
Dediğim gibi kayak tatili yapmak ve bunu en uyguna getirmek istiyorsanız ciddi bir planlamaya ihtiyacınız var. İlk kez deneyimleyecekler için güvenlik çok önemli. O yüzden sömestir, bayram, hafta sonu gibi tatillerde kayak merkezlerinden uzak durun. Acemi pistleri en kalabalık ve en tehlikeli pistlerdir. Buradaki her bir kişi hem kendisi için hem de bir başkası için potansiyel tehlike arz eder. O yüzden kendi başınıza hareket etmeyin, profesyonel destek alın. Yoksa kayak hayatınız başlamadan biter. Bir ikincisi ise insan yoğunluğunu azaltmak adına geniş ve pist sayısının fazla olduğu kayak merkezlerini tercih edin.
Ekipman işine gelirsek artık bütün tesislerden ekipman kiralandığı için yapıp yapamayacağınız belirli olmayan bir spor için bir ton para ödemeyin, kiralayın. Bu her spor için geçerlidir. Bir sporu düzenli yapıyorsanız ekipmanları satın alırsınız yoksa kiralık her zaman mantıklıdır.
Gelelim kayak mı, snowboard mı tercihine; hiç kaymamış bir insana kesinlikle kayakla başlamasını tavsiye ediyorlar. Gözünüz korkmasın, yavaş yavaş bu spora ısının diye birkaç saatlik eğitimle fıtı fıtı kaymaya başlarsınız. Herkesin yapabileceği bir spor, board ise bir tık daha göz korkutuyor, sadece öğrenme aşaması biraz daha meşakkatli diyelim. Bolca düşmeye hazır olun ama öğrendikten sonra kayaktan çok daha keyifli, çok daha eğlenceli diyebilirim.
Tesis seçimine gelince kesinlikle Kars-Sarıkamış derim ama Türkiye’nin bir ucu, o yüzden ilk etapta etrafımızdaki tercihleri değerlendirmeliyiz. Bize en yakın tesisler Saklıkent ve Isparta-Davraz, bir de son dönemde oldukça popüler olan Denizli Bozdağ yani Nikfer Kayak Merkezi. Saklıkent’in başlangıç için çok uygun olduğunu düşünmüyorum, pistleri sert virajlardan ve dik bir eğimden oluşuyor. Aynı zamanda da kısa, sadece 4 pist var. Tesisin çok da iyi işletildiğini düşünmüyorum. Yıllardır aynı pazarlama stratejisi hakim, hiçbir yenilik yok. Antalya’da bir günde dört mevsim yaşanıyor, kayağını yap denizine gir, kanmıyoruz artık bu muhabbete. Sadece çoluğa çocuğa kar göstermek için gidilen ve bir ton para harcayacağınız bir tesis. Biraz sert çıktım, kaderine terk edilmiş bir tesis diye düşünüyorum. En son sezon açıldığında bir elektrik sorunu vardı telesiyejler çalışmıyor diye kayakçılar isyan etmişti.
Nikfer’e gelirsek 2016 yılında açılmış yeni bir tesis. Korkuteli üzerinden iki saatlik bir yolculukla ulaşabiliyorsunuz. Günübirlik gidip gelinebilir. İşletme belediyeye ait, fiyatlar inanılmaz uygun. Tek sıkıntı kayak merkezinde konaklama imkanı yok. O yüzden günübirlik tesis olarak geçiyor. En yakın konaklama için 10-15 kilometre mesafe gitmeniz lazım. Servis ve ulaşım imkanları mevcut, karavan alanları da var. Kayak merkezlerinin sitelerine girerseniz canlı izleme ve tesislerin özelliklerini görme şansı da bulursunuz.
Bir türlü işin içinden çıkamıyorsanız ve ya ben hiç uğraşmayım diyorsanız çok güzel eğitimli kayak turları da var. Sizin için her şeyi ayarlıyorlar. Karlar erimeden harekete geçin.