5 Mart 2024 Salı akşamı Muratpaşa Belediyesi Türkan Şoray Kültür Merkezi’nde Antalyalı sanatseverler ‘Frida Kahlo’ adlı tiyatro oyunu ile buluşacak. Başarılı oyuncu Ayşegül Yalçıner, Nazım Hikmet’in annesini canlandırdığı Celile adlı oyunundan sonra şimdi de bir başka kadın karakter, Frida Kahlo performansı ile sahnede olacak. Ayşegül Yalçıner’e danslarıyla ünlü Flemenko sanatçısı Melek Yel ile oyuncu ve müzisyen Bülent Bayrak eşlik edecek.  

Kimdir Frida Kahlo?  Yaşamı 1907’de özgür Meksika’nın doğuşuyla başladı. 1954 yılında ölmeden kısa süre önce 47 yıllık yaşamını ‘Ben aşkın, acının ve devrimin kadınıyım!’ diye özetledi. Ülkesini çok seviyordu. ‘Devrim bizleri karnında taşımış olan gerçek annemizdi’ derdi.

Meksikalı ressam Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon. Kısa adıyla Frida!

Altı yaşındayken çocuk felci geçirdi, bir bacağı sakat kaldı. Arkadaşları ona  ‘Tahta Bacak Frida’ dedi. Uçak kanadına benzeyen siyah kaşlarını göstererek, ‘Neden yürümek için ayaklarım olsun ki, uçmak için kanatlarım var’ diyecek kadar da kendisiyle barışıktı.

Sanat okuluna gitti. Okulda, anarşist bir edebiyat grubuna girdi, güçlü bir kişilik oluşturmaya başladı. Komünist Partisi’ne üye oldu.18 yaşında geçirdiği bir trafik kazası onun bütün hayatını değiştirdi. 32 kez ameliyat oldu.

“Kötüyüm, gitgide daha da kötü olacağım ama yavaş yavaş yalnız kalmaya alışıyorum, bu bile bir şeydir, bir avantaj, bir zaferdir. Kentler ne denli büyük ve kalabalık olursa, kaybolma tehlikesinin yanı sıra insan, sanılabileceğinin tersine, yalnız kalma tehlikesiyle daha çok karşılaşırmış.”

İşte bu sözlerle resim yapmaya başladı. Yatağın tavanındaki aynaya baktı, ‘Kadife Elbise’ adlı Oto portreyi yaptı. 1929’da “Fil ile Güvercinin evliliğine” benzetilen bir düğünle dönemin ünlü ressamı Diego Rivera ile evlendi.

Fırtınalı bir evlilik dönemi yaşandı. Frida, eşinin sadakatsizlikleri nedeniyle 1939 yılında ondan ayrıldı. Diego’ya şöyle seslendi:

‘İki kötü kaza geçirdim Diego; Tramvay ve sen. En kötüsü sendin!’

Diego da Frida’ya olan ihanetini şu sözlerle dile getiriyordu;

‘Bir eş olarak kendimi sorgulamaya başladığımda, kendi lehime çok az şey bulabildim. Bir kadını ne kadar çok seversem, ona o kadar çok acı çektiriyordum. Frida bu iğrenç huyumun en bariz kurbanıydı’

Bu ayrılık kısa sürdü. Bir yıl sonra yeniden Diego ile evlendi. Frida da kocasını Meksika Cumhurbaşkanından aldığı özel izin ile 1937’de Meksika’ya gelen ve Frida’nın evine yerleşen Rus devriminin önde gelen isimlerinden Lev Troçki ile aldattı. Bir ihbar sonucu Meksika’dan ayrılan Frida, San Fransisco’da bulunan eski eşi Rivera’nın yanına gitti. Sık sık sağlığı bozulan Frida, dayanılmaz acılarla başa çıkmak için bütün gücüyle resim yaptı. Yalnız ülkesinde değil, Amerika ve Fransa’da sergiler açtı.
Frida Kahlo, 13 Temmuz 1954’te, Akciğer Embolisi teşhisiyle son nefesini verdiğinde; arkasında bıraktığı son tablosu; Yaşasın Yaşam isimli bir natürmorttu. Cenazesi, ertesi gün yakıldı. Külleri daha sonra müze olan Mavi Ev'de muhafaza edilmeye başladı, resimleri de.
Frida Kahlo’nun 143 resmi var. 55 tanesi oto portre. Yaşamının büyük bir bölümünü yatakta başının üstünde duran, ‘Gündüzlerinin ve gecelerinin celladı’ olarak tanımladığı bir aynaya bakarak geçirdiği için sürekli oto-portre çizdi. Resimlerindeki ustalık, Pablo Picasso’ya bile ‘Biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmiyoruz’ dedirtti.

O’nun için sanat her tür toplumsal değişimin öncüsüydü.

O da, resimlerinde Meksika kültürünü ve devrimci ulusal kimliğini tuvale aktardı. 

Kendisine ‘sürrealist’ diyenlere de şu cevabı verdi;

"Benim sürrealist olduğumu düşündüler. Yanıldılar, çünkü hiçbir zaman hayallerimi resmetmedim. Fırçam asla kendi gerçeğimden başka bir realiteyi boyamadı. Bu gerçeğin içinde hep aşk vardı"

Frida’nın yaşamında hep aşklar oldu ama üç aşkı büyüktü
“Ben aşkın, acının ve devrimin kadınıyım” diyen Frida Kahlo’nun yaşamı da kendi ifadesiyle “Yaşamı boyunca yanlış melodiyle dans etmiş” gibi akıp geçti.