Dolandırıcılık insanlık tarihi kadar eski bir meslek. Tarihe baktığımızda her çağda görmek mümkün. Zamanla ve toplumdan topluma farklılık göstererek gelişmeye devam etmiş ve insan doğasıyla ilişkili olduğu için insanlık var olduğu sürece de devam edecek gibi görünüyor.
İnsan doğasında yer alan açgözlülük ve hırs, her zaman daha fazlasını isteme arzusu, dolandırıcılığın yaygınlaşmasında önemli rol oynar. Etrafımızda dolandırılmayan insan kaldı mı acaba? Bu hikayeleri dinlerken bu insanların nasıl kandırıldıklarına şaşıp kalıyoruz ama sıra bize geldiğinde biz de kuzu kuzu dolandırılıyoruz. Özü hep aynı. Adamlar bu işi çözmüş, doğana aykırı davranamayacağına eminler ve her zaman oradan vuruyorlar. Daha fazla para, statü veya güç arzusu, insanları kendinden geçiriyor ve gözlerine bir perde indiriyor.
İnsan doğasını da en fazla etkileyen, toplum... Toplumda statü, zenginlik, başarı, çok değerli görüldüğünde insanlar bu hedeflere ulaşmak için daha fazla hileye başvurabilir. Karınca gibi çalışıp uzun vadede birikim yapmak tarih oldu. Hız ve teknoloji zamanında yaşıyoruz. Hiçbir şey yapmadan büyük bir refah içinde yaşamak istiyoruz. En az çabayla maksimum kazanç. Çıkan haberleri görüyoruz ama umut dünyası, eninde sonunda oltaya düşüyoruz.
Dediğim gibi dolandırıcılık da teknolojiyle birlikte evrildi, yöntemler değişse de halen insan doğasını kullanarak devam ediyorlar. Mesela futbol dünyasındaki fon dolandırıcılığında adamlar nasıl kandırıldı? Yüksek kar beklentisiyle... Özüne baktığın zaman özel bir fonla çok daha fazla bir kazanç vadedildi. Adamları özel olduklarına inandırmışlar. Burası bence çok önemli, alt bantta egoyu görebiliyoruz. Özel hissetme, ayrıcalıklı hissetme ve tabii ki yüksek kazanç. Dikkat edilmesi gereken en önemli unsur ise her şeyin bir ederi, üç aşağı beş yukarı bir getirisi vardır. Bu rakamlara göre değerlendirme yapmak lazım.
Başka bir örnek de internet alışverişlerinden vermek istiyorum. Bir malın ortalama bir fiyatı vardır. Seçenek çok fazla ama maliyet denen bir unsur da var. Ticarette zararına satış diye bir şey yoktur. Bir ürünü dörtte bir fiyatına almak mümkün mü? Yine kendini çok zeki zannedenler veya bir şeyi çok fazla istemekten kaynaklanan akıl tutulmasıyla bu fiyatlara atlayıp dolandırılıyorlar.
O kadar çok dolandırma tekniği var ki birinden kaçsan birine illaki yakalanıyorsun. Şu sosyal medya hesaplarına dadananlar var. Bu hafta benim hesabımı da çalmaya çalıştılar. ‘şikayet var hakkında’ diye bir hesap. Bir gönderim şikayet edilmiş kaldırmam için bir link atmışlar da fala filan, attıkları linke tıkladığım anda hesabımı ele geçirecekler ve kendi menfaatlerinde kullanacaklar. Merak ve korku duygumu harekete geçirerek faydalanacaklardı. Kendilerini polis, savcı gibi gösterip hareket edenler de korku duygusunu kullanıyorlar.
Onlar ki artık her yerde; sadece bir tıkla hayatınızı kabusa çevirebilirler. Yöntemler değişiyor ama değişmeyen tek şey insan doğası ve toplum normları.