Keşke yapsaydım deyip de yapmadıklarımıza üzüldüğümüz ya da keşke yapmasaydım diye yaptıklarımızdan pişman olduğumuz çok şey yaşadık. Belki de bu keşke durumları hayatımızın akışını değiştirecekti. Bu keşke durumları, iş hayatımızda, aşk hayatımızda, sosyal hayatımızda ne gibi dönüşümler yapacaktı bilemeyiz. Buna kimimiz kader, kimimiz 'Sen istedin de öyle oldu' diyebilir. Şu söze yürekten inanıyorum; 'Tanrıyı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset!'

Yaş aldıkça insan daha bir affedici oluyor. İş hayatımda benim de ayağımı kaydıranlar oldu, çok aylar mesleksiz yaşadım. İş yerinde hır çıkardım, atıldım. Geriye dönüp bakınca, o kızgın, sert dönemlerimden kalan kırgınlıkların yerini yepyeni dostluklar almış. Herkesle barışık bir dönemden geçiyorum. Şunu öğrendim yaş ilerledikçe. Bir insanı sevmekle başlıyor her şey. Ve ona, onu sevdiğini söylemekle.

Papatya çiçeğinin yapraklarının 'Seviyor, sevmiyor' denilerek koparılmasının ne anlam taşıdığını bilmezdim. Arkadaşım Berrin Erbey Ölçer paylaşmış. İşte onun hikayesi...

Sadece üç gün ömrü olan kelebek papatyaya aşık olur. Aşk acısı çeken kelebek ancak öleceğine saatler kala, aşık olduğu papatyaya 'Seni seviyorum' diyebilir.

Papatya da 'Ben de seni seviyorum' der ve kelebek ölür.

Papatya 'Onu sevdiğimi önceden neden hiç söylemedim?' diye sürekli düşünmeye başlar.

Acı çekmeye başlayan papatya üzüntüden hasta olur ve çiçek yaprakları tek tek dökülmeye başlar. Papatya döktüğü her yaprakta, 'Seni seviyorum' demektedir ve bir gün son yaprağını da kaybederek ölür.

İşte o günden sonra, kendisine hiç 'Seni seviyorum' denilmeyen insanlar, sevilip sevilmediğini anlamak için, çiçek yapraklarını tek tek kopararak 'Seviyor, sevmiyor!' diye çıkacak sonucu bekler. Oysa arada bir de olsa seven ve sevilen insanların seni seviyorum sözünü duymaya gerçekten çok ihtiyacı var. Bu nedenle sevdiğimizi söylemekte hiçbir zaman cimrilik etmeyelim. Sadece aşık olduğumuz kişiye değil, eşimize, dostumuza, komşumuza da seni seviyorum demek konusunda geç kalmayalım.

Seviyorsak, Nazım Hikmet'in dizelerindeki gibi sevelim;

'Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi

Geceleyin ateşler içinde uyanarak

Ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi,

Ağır posta paketini, neyin nesi belirsiz,

Telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi.

Seviyorum seni denizi kararırken ortalık

İçimde kımıldanan bir şeyler gibi

Seviyorum seni

'yaşıyoruz çok şükür' der gibi.'

Yüreğinizi sevgiye açın.