Yıl 2025, ‘Jetgiller’le büyüyen bizim nesil halen uçan arabaları görmese de elektrikli otomobillerin gelişimini yakından takip eder oldu.
Geleneksel içten yanmalı motorlara sahip araçların yüzyılı aşkın süredir hâkim olduğu yollar, şüpheyle yaklaşsak da bugün sessiz ve çevreci bir devrim yaşıyor; elektrikli otomobiller... Artan fosil yakıt tüketimi, çevre kirliliği ve karbon salınımı sorunları, otomotiv sektörünü köklü bir dönüşüme zorluyor. Kulağa çok hoş geliyor ama en büyük merakımız gerçekten sürdürülebilir mi? Elektrikli araçlar yalnızca bir moda mı, yoksa geleceğin kaçınılmaz ulaşım şekli mi? Biz bu fikre hazırız da sunulan teknoloji şu an için çok net değil, güven sorunu var.
Açıkçası insanlar bu teknolojiyi hem merak ediyor hem de fazlasıyla temkinli yaklaşıp sistemin oturmasını bekliyorlar.
Elektrikli araçların en cazip yanlarından biri çevreye verilen zararın düşük olması. Çevre dostu olarak pazarlanıyor. Fosil yakıtlar çevreye yüksek miktarda karbondioksit salarken, elektrikli arabalar sıfır emisyonla çalışıyor. Lütfen şu detayı unutmayalım; elektrikli araçların gerçekten çevreci olabilmesi için kullanılan elektriğin de yenilenebilir enerji kaynaklarından üretilmesi gerekiyor. Yani eğer elektrik üretimi hâlâ kömür gibi fosil yakıtlardan sağlanıyorsa çok da çevreci diyemeyiz. Sonuçta çağın en büyük sorunu enerji kaynakları, ihtiyacımız olan enerji hem işimizi görecek hem de tertemiz olacak.
Gelişim hızını etkileyen başka bir sorun da batarya teknolojisi. Maliyetleri düşürecek teknoloji yavaş ilerliyor. İnsanların kafasında büyük soru işaretleri var. Bu pillerin üretimi ve geri dönüşüm süreçleri tam oturmuş değil. Şarj ve altyapı sorunları var.
İlk çıktıklarında fiyatlar inanılmaz yüksekti şimdilerde ise diğer araçlarla aynı fiyatta markalar üretiliyor. Menzil sorunu da eskiye nazaran çözülmüş durumda, hemen hemen tek şarjla 500 kilometre yol alınabiliyor ve şarj altyapısı da gelişmeye başladı. Eskiden benzinliklerde tek tük gördüğümüz şarj istasyonları artıyor. Şehir içinde bu araçları kullanmak mantıklı hale geldi. Antalya gibi bir yerde haftada tek şarjla ulaşım sorununu çözebilirsiniz.
Otomobilleri her ne kadar ulaşım aracı olarak kullansak da işin bir de keyif, konfor ve hissettirdikleri bambaşka duygular da var. Otomobillerine aşık, hobi olarak kullanan insanların sayısı küçümsenmeyecek kadar çok. Peki nasıl bir deneyim derseniz, uygun fiyatlı bir elektrikli araba deneyimi yaşadım.
Öncelikle insan araç seçerken güvende olmak ister, bir dayanıklılık sağlamlık beklentisi oluşur. Bir kaza anında kağıda dönüşmemesini beklersiniz. Bindiğim araç bu anlamda çok güvende hissettirmedi, oyuncak araba gibiydi. Kullanılan teknoloji ise oldukça havalıydı yani “rahat olun bu teknolojiye kendinizi bırakın” mesajı veriyordu. Öndeki dev ekranda milyon tane seçenek mevcut, teknoloji tutkunları için çok iyi bir oyuncak ve güvenli bir sürüş için çoğu şey düşünülmüş. Kullanımı inanılmaz kolay. Bir motor olmadığı için sessiz bir yolculuk sağlıyor. ‘Ne güzel’ diyoruz ama insanın alışkanlıkları gerçekten korkutucu seviyelerde, motor ve devir sesine alışkanlığımız tuhaf hissettirdi ve bu tuhaflığa vücudum da anında tepki gösterdi. Tansiyonum düşüyormuş gibi ya da bazen rüyalarımızda olur ya yüksek bir yerlerden düşme hissi gibi, artı bir de mide bulantısı, çok garipti çok… Hemen sorup soruşturdum, birkaç arkadaşım da benim yaşadıklarıma benzer duygular yaşamış ama birkaç seferden sonra geçtiğini söylediler.
Sonuç olarak bir geçiş dönemindeyiz. Bu sessiz devrim, belki de gezegenimizin nefes almasını sağlayacak en önemli adımlardan biri olacak, takibe devam…