Sinema sektörü kitap sektörüyle paralel ilerliyor. Sektör akıllıca davranıp beğenilen kitapları film ya da dizi haline getirip izleyicilerin beğenisine sunuyor. Kitapları her okuyucu kendi hayal dünyasıyla okuduğu için kitaplar ekranlara taşındığında eleştiriler havalarda uçuşuyor. Bazıları fazlasıyla tatmin edici olurken bazıları da okuduğumuz kitaptan soğutacak kadar itici olabiliyor.
*****
Yıllar önce kitapçım, Julia Quinn’in Bridgerton serisinin ilk kitabını avuçlarımın arasına bırakmıştı. Tam bir aşk romanı, aşka saygımız sonsuz da ben öyle ezberletilmiş romantizmden pek hoşlanan bir insan olmadığım için kitapçıma tek kaşımı kaldırıp “ne alaka” bakışı atmıştım. Çünkü kitapçım tam bir okuyucu sarrafıdır. Her zaman nokta atışı yapar. Bir de “çok eğleneceksin bana güven” demişti.
*****
Fazlasıyla ön yargıyla başladığım kitabı büyük bir keyifle bitirdim. Diğer kitaplarını da çerez niyetine okuduğum kitapların arasına serpiştirerek üç beş yıl içerisinde seriyi tamamlayabildim. O zamanlar “bu seriden çok güzel dizi olur” demiştim. Hatta uzun bir süre takipte de kalmıştım. “Şu seriyi de bir dizi yapmadılar” diye söylendiğimde olmuştur. Yakınmalarım yıllar sonra yanıt buldu. Bir gün çok alakasız bir şekilde Netflix’te karşıma çıkınca şok oldum sonunda Bridgerton’ları ekranlara taşıyabilmişlerdi.
*****
Bridgerton serisi; 1800’lü yıllarda, Londra sosyetesinin unvan sahibi, güçlü bir ailesinin 8 çocuğunun aşk ve evlenme süreçlerini anlatıyor. Her kardeşe bir kitap şeklinde 8 kitaptan oluşuyor. Her biri sekiz bölümden oluşan iki sezon yayınlandı. Birinci sezon Daphne’nin, İkinci Sezonda da Anthony’nin hikayesi ekranlara geldi. İngilizlerin meşhur evlilik sezonlarını ayrıntısına kadar öğrenmiş olduk. Bu iki sezonda dükler, düşesler, balolar, dedikodular, skandallar yani o döneme ait bir sürü ayrıntı profesyonelce önümüze sunuldu. Oyuncu kadrosundan tutunda çekilen mekanlara kadar tam bir dönem dizisi olmuş ben çok beğendim.
*****
Kitapların bire bir aynısı mı? Değil, değişiklikler yapılmış tabi, bu değişiklikler okuyucular tarafından bolca eleştirildi ama bana sorarsanız değişiklikler harika olmuş. Bu değişikliklerin en bombası da kitaptan bağımsız olarak siyahi oyuncular oldu. Evet 1800’lü yıllar İngiltere’sinde Kraliçe Charlotte, Hastings Dükü ve Lady Danbury’yi yani İngiliz aristokrasisinin en tepesindeki unvanlara sahip olan kişileri siyahi oyuncuların oynaması, günümüzde hala ırkçılık yapanlara güzel bir gönderme olmuş.
Dizinin 3. sezonu bu yıl içerisinde vizyona girecek. Bakalım Londra sosyetesinde neler olacak?